Adal'dan güzel bir bölüm sizlerle...
Medyadaki şarkı beni bu zamana kadar destekleyen ve yanımda olan tüm güzel yürekli okuyucularıma gelsin.... İyi ki varsınız ❤️❤️❤️
Soğuk barakanın içinde cehennem ateşinde yanmak, yakılmak nasıl bir şeymiş çilek tadını anımsatan dudaklara vurduğum her sert ama bir o kadar hafif darbelerde daha iyi anladım.
Dalında olgunlaşmayı bekleyen koruk üzüm damlaları gibi dim dik duran beyaz göğüsleri yanaklarımın içinde salgılarımın birikmesine neden olurken dişlerimin arasına almamak için zor tuttum kendimi.
Üstelik acemiydi dudaklarıma verdiği karşılık. Dişlerinin çarpmasından, dudaklarımı ısırmasından belliydi. Karşımda en saf ve yalın hâliyle elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Gösterdiği çaba benide bağlıyordu. Sanki; erkekliğime adımı atıyormuşum da, ilk kez bir kadınla birlikte olacakmışım hissini verip heyecanımı iki katlıyordu.
Birbirine bir kaç dakikalığına hasret bıraktığım dudaklar arasında verilen hızlı, kesik kesik nefeslerden dökülen belli belirsiz kelimeleri algılamaya çalıştım.
"Adal... İleri... Gidemeyiz..." Burnumu burnuna sürterek küçük öpücükler çaldım kelimeleri duraksatarak.
"Biliyorum!"
"Henüz çok erken..." Bir öpücük daha.
"Biliyorum."
"Adal..." Sesi kısılırken nefesinin alış şiddeti artıyordu.
"Söyle güzelim?" Üşümekden dolayı değildi elbette ayazda kalmışçasına titreyişi, belki de ilk kez hissettiği, tatdığı duygular neden oluyordu buna.
"Ben... Ben..." Kendini geri çekmek istediğinde demir kadar soğuk ve sert elim belini tuttuğunda ürkek yüreğinin getirisiyle minik bedeni gerildi.
"Korkuyor musun?" Dudaklarını yalayıp ucunu dişlerken başını hafifçe salladı.
"Benden mi?" Boşta kalan elimi yanağına götürüp işaret parmağımı öne atıp tersiyle yanağını okşadım dairesel hareketlerle.
Sessizliği anlatıyordu aslında her şeyi ama ben üzerine gitmekten geri duramıyordum. Kendimi kontrol etmeyi iyi bilen biriyim fakat şimdi ergenliğe yeni basmış bir oğlan gibi telaşlıydı iç güdüsel hareket eden dürtülerim.
Yanağında gezinen parmaklar yavaş yavaş yönünü değiştiriyor, buyun girintisine, oradan uçları belirginleşen goguslerine inerek orada biraz oyalandı.
Utançın ve bilinçsiz arzunun getirisiyle iki büklüm olmaya çalıştığında belinde sabitlediğim elimle yeniden doğrulmasını sağladım.
"Deva benden kaçma... Biliyorum şuan içinde bulunduğumuz durum ikimiz içinde... Özellikle benim için çok zor ama senin benden korkarak kaçmak istemen kadar zor değil inan."
Yeniden gözlerime bakamayan kadının dudaklarına uzanarak huzursuz nefesinden nağmeler çaldım soluksuz bırakarak.
Sonra pamuklar gibi yumuşak öpücük darbeleri indirip başını geriye atarak gerdiği narin boynuna doğru yola çıktı. Kirli döşeğin kumaşına parmaklarını geçirdiğinde ikimizin de aslında olması gerekenin bu olmasını biliyor gibiydik.
Yeniden kurak topraklara yağmurları götürmek isteyen aşk yolculuğuma devam ettim. Az önce parmaklarımın dolaştığı küçük adalara dişlerimi geçirerek sabırsız davranınca Deva'nın dudaklarından kopan küçük kıyametin iniltisi ruhumun dahi titremesine neden oldu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?