Arkadaşlar bölüm Adal'dan devam. Keyifli okumalar dilerim.
Bölümü medyadaki şarkıyla dinlemenizi tavsiye ederim. Zira şarkı mükemmel...
24 saatin dolmasına daha çok var. İçim sanki kaynıyor. Ruhum huzursuz, ben huzursuz. Bilinmezlik saatinde hapsolmuş beklemekteyiz.Sonrasında Deva iyiye giderse normal odada müşahede altında tutacaklar. Yani kısacası benim için de bulunduğum kalbe giden damarların sorunsuz kan pompalaması gerekiyordu.
Yaşam ve ölüm arasında köprü olan pamuk ipliği neredeyse koptu kopacak halde bekliyorum. Tıpkı mahşer yerinde herşeyden bir haber beklemek gibiydi Deva'nın güneşi andıran gözlerini aralaması.
Ellerimi saçlarımın arasına daldırarak aklımı toparlamama yardımcı olması için sertçe çekiştirdim. Zira dağılan beynim bir araya gelmiyor bir türlü. Nasıl gelecekti ki? Bu gece neler yaşadım gözden geçirmekte bile zorlanıyorum. Filim nedense geri sarıp o anları bana tekrar yaşatmamak için çabalıyordu.
Daha fazla dayanamayıp ayaklandığımda benimle birlikte Hastanenin bu katında bulunan korumalarda ayaklandı. Elimle sorun yok yaparak kısa voltalar atmaya başladım. Adamlar girişten odalara kadar sık aralıklarla tuttukları saflara geri döndüler..
Aptallığımın ve tedbirsizliğimin diyetini ödeyen Deva'yla meşgul olan beynim, ayaklarıma durmadan hareket etmesi için komut veriyordu.
"Adal..." Koridorda ansızın yankılanan kalın ve tok sesin geldiği yöne başımı çevirdiğim de, Kurt tüm heybetiyle kollarını iki yana açmış buruk gülümsemesiyle karşımda duruyordu.
"Kardeşim..." Gecenin bir yarısı demeden çıkıp gelmişti onca yolu bir çırpıda bitirerek.
"Hoş geldin." Tekrardan söz alarak yıllardır arada bir sesini duyduğum kadim dostuma sarıldığımda karşılığı gecikmedi.
"Hoş buldum diyemeyeceğim... Bu ne hal aslanım?" Kendimi geriye çektim. Sızlayan burnumun ucunu tutarak Deva'nın kaldığı odanın camına çevirdim başımı.
"Kaybediyorum Kurt... İkinci kez kaybediyorum kardeşim." Benimle birlikte adımlayarak camın önünde durdu.
"Biz bu dünyaya kaybedenler olarak gelmişiz aslanım. Bir sıfır yenik başlamadık mı?" Omuzumda hissettiğim el, duyduklarımla neredeyse yıkılmama sebep olacaktı.
"Bana neler olduğunu en başından anlat Adal. Anlat ki; bende kaderini değiştireyim." Kaçan tek tük göz yaşlarını sildim hala kan birikintilerinin olduğu parmaklarımla.
"Neresinden başlayayım ki?" Sözler, kelimeler... Hatta harfler bile yüksünüyordu dudaklarımdan çıkmaya.
"Neresinden istersen kardeş. Biz nasılsa buradayız artık dinleriz." Kurt'un cümlesinin bitmesiyle ben bile inanamadım dilimin ucundan dudaklarıma ses olup dökülenlere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Ben
Teen FictionBalçıkla sıvanmış bir hayat, ne kadar temiz olabilir ki ??? Soruyorum size??? Aşk mı daha yakın ömrüme? yoksa ölüm mü? Hangisi kaderim?