Hayatımda aldığım en iyi tavsiyelerden biri (belki de en iyisi) Nurten Teyzem'dendir. Dört beş yaşlarında banyoya girmeden önce şampuanım bitti diye mızırdanırken "E şişeye su koyup köpürtsene yavrum." deyip hayatımda şampuan devrimi yapmıştır. O "bitmiş" şampuanı belki bir ay daha kullandım öyle su katıp çalkalayarak. O günden beri şampuan tüketimimdeki verimlilik oranı yüzde yüz arttı.
Aldığım en ilginç tavsiye ise Saint Paul'dan geldi. İlginç ve komikti; çünkü hiç beklenmedik bir anda canhıraş bir şekilde "Fransızca öğrensene, kullanışlı olur." diye tavsiye etti. Herkesin Fransızca konuştuğu bir şehirde kendini ve çevrendeki insanları İngilizceye mahkum eden birine verilebilecek güzel bir tavsiye olduğu kesin. Ama ben hayatı zorda yaşamayı seviyorum, benim sorunum da bu.
Olgunlaşmamı sağlayan ilk tavsiyeyi babamdan almamsa ilginçtir. "Egoist olma oğlum, büyüdün artık. Arkandakileri de düşün, sadece sen varmışsın gibi yaşama."; 8 yaşında bir çocuk için büyük sözler içeriyor gibi gözükse de anlamıştım. Belki de daha basit anlatsa anlayamazdım. Bencilliği o gün tamamen bıraktım diyemem, doğamız gereği hepimiz benciliz. Ama en azından dizginledim ve derinlerde bir çukura gömdüm. Sık sık çukardan çıkmayı başarsa da kafasına vurup geri çukura atacak bir sopa buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren Şair.
RomansaBu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. Bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. Birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. (-Şizofren Şair-)