Çok Sert

20 1 0
                                    

Öyleyse haşin bir orgazmın eşiğindeyim.

Yaşadığım şehri değiştirdim ve dolayısıyla tüm yaşantım değişti. Alışkanlıklarıma, dostlarıma ve aileme veda etmek aslında düşmanlarımı cebimde taşıdığımı farkettiğim kadar koymadı. İddialı konuştuğumu düşünmeyin sakın, herkesin kendine göre nedenleri vardır. Benimde öyle çünkü bende herkesin bir parçasıyım tıpkı herkes gibi.

Aslında hiç kimse herkes olduğunu kabul etmez. Neden? Çünkü ego buna müsade etmez. Ona göre 'o' ayrıdır, tektir, eşi benzeri yoktur ve kendine göre onu ötekilerden ayıran nitelikleri vardır. Çok da haksız değildir aslında. Yalnızlığını terkettiği anda suratına taktığı maskeleri, kalabalık arasında sivrilmeye çalışan fosforlu yalanları, cafcaflı son model cep telefonları ve bir saniye bile ilgisizliğe gelemeyen çıplak fakat namuslu ruhları vardır. İnsanız sonuçta, bizden herşey beklenir. Ama hiçbir şey yapmayız. Kıçımızı kaldırıp bişeyler yapmak zor gelir çoğu zaman, onlar hayati şeyler olsa da. Fakat başkalarının kıçımızı kaldırmasına da bayılırız. Ego bazen kıçtan beslenir, bazen orada hayat bulur. Şimdi bu söylediklerimi kabul edin, burada yabancı yok biz bizeyiz(!).

Kendimize bile yabancı gelmeye başladık. Yoksa siz hala o aşamaya gelemediniz mi? Neyse.

Aynada gördüğümüz ağlak suratların fotoğraflarda görüğümüz keyiften üç köşe suratlardan ne farkı var?

İnanın bana, aslında hiçbir farkı yok.

Bunu unuttuğun anda aynalardan nefret etmeye başlamana az kalmış demektir. Egonun sönüşünü izlemeye hazır olmalı insan. Hatta gücün yetiyorsa onu kendin yakmalısın. İçindeki düşmanın seni hakikatten her geçen saniye uzaklaştırdığını anladığında "amaan battı balık yan gider" dedirten de o düşmanın ta kendisi. Kendi normların oluşturmaya başladığında, dış görünüşün zamana karşı koyamaz, çünkü; zaman asla bir ilaç değildir, yavaş yavaş benliğini öldüren bir uyuşturucudur. Hatta en güçlüsü, kana en zor karışanı ve vücudunun hiçbir yerinden asla ayrılmayanı. Zaten ayrıldığı zamanda ölüyorsun.

Şimdi ben bunları evimde yalnız başıma otururken yazıyorum. Düşünecek çok zamanım olduğundan değil. Kalabalıkta yalnız kalmak istemediğimden. O daha acı daha bunaltıcı. Böyle en azından kendi kendimi bunaltıyorum, bir kişiyle başa çıkmak onlarcasıyla başa çıkmaktan daha basit geliyor bende kolaya kaçıyorum.

Koşa koşa kaçıyorum. Kaçanın kovalanması bir doğa kanunu da bizim mi haberimiz yok anlamadım ki. Kim kaçsa kovalıyoruz. Kimden kaçsak kovalıyor. Sürekli bir koşturmaca sürekli bir entrikalar dizisi. Uzun uzun betimleyecek olursak böyle.

Şizofren Şair.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin