Kilometreler

22 1 0
                                        

Kilometreler yetmediginde anladım ki daha fazla kaçamıyorum senden. Mesafeler yarım yamalak kalıyor şimdilerde. Yokluğun sol yanımı sızlatırken kilometreler düğümleniyor, koştukça yokluğunu sırtına alıp peşimden geliyorsun.

İnanır mısın, seni sevmenin nasıl bir çıkmaz sokak olduğunu bile bile vazgeçmiyorum. Sonu merdivenlerle kesilen yokuşlar gibi ömrüm. Bir noktada düğümlenip kalıyorum. Ne zamandır müptelası olduğum ses tonun ömrüme uğramadı kim bilir? En son ne zaman yarım bıraktın beni, hatrımda tutmuyorum artık.

Çıkmaz sokaklardan yoruldum. Sonu merdivenle kesilen yokuşlardan da. Ne vakit yokluğun bir gece yarısı beni sağır uykumdan uyandırıp sol yanımı çekiştirse seni aramaya yelteniyorum. Bir cümle, bir söz... Elim telefona dokunduğu sırada geri çekiyorum kendimi. Alacakaranlık sokaklardan kalma bir ürpertiyle uzaklaşıyorum. Tenime mıhlanmış yara izleri gibi mıhlanmış acı hatıraların kulaklarımı çınlatıyor. Gene bir çıkmaz sokağa giriyorum.

Yine kasımdı, Caddebostan'da in-cin top oynadığı bir akşamüstü sahilde yalnızlığımı üzerime örtmüş senine konuşuyorduk. İntiharlardan açılmıştı konu. Yalnızlık en güzel intihar biçimidir, demiştim sana. Şimdi kusursuz bir intihar gerçekleştiriyorum. Birinin yokluğunu alıp karşı duvarıma çiziyorum her sabah. Alışmaya çalışmaktansa, ben alışmamayı tercih ediyorum. Yanlış parçayla tamamlanmaktansa ,yarım kalmayı tercih ediyorum. Sonunun kör düğüm olduğunu bile bile sevdin mi hiç birini?

Kimi zaman iç çekersinde solukların yarım kalır ya, öyle bir yaşamak benimkisi. Bir of çekmenin bile yasal yükümlülüklerinin olduğu bir ömürde, sürgün edilmiş hayallerle göçebe bir ruhun içinde kıvranmaktan farksız. İki şehrin arasına sıkışmış bir ömür neyse, iki aşk arasına sıkışmış kalpte öyledir. Şimdi daha iyi anlıyorum seni, atmayan kalplerin arasına sıkışmak eminim caddelerin arasına sıkışmaktan zordur. Tahammül etmemek gibi bir yükümlülüğüm yok. "Beni ara" diyebilirsin, ezbere bildiğim şiiri okumaktan yorulmasam arar, bir daha yazarım seni. Fakat şimdi kendi şiirimi bile tamamlamaktan acizim.

Uzak sözcüğünde huzuru aradıkça kilometrelerin hanelerini büyüttüm. Caddeleri semtler semtleri şehirler izledi. Şimdi iki yakası bir araya gelmeyen başka bir şehirde ismi bile değişmeyen acıların altında yaşamaya çalışıyorum. Kadınların da yara izlerinden bir farkı yok. Damgasını vurduğu ruhtan izi silinmiyor.

Uzaklar düğümlenmeye başladı artık. Bir kürenin üzerinde kaçacak fazla noktan yok. Ancak başlangıç noktana yaklaşabiliyorsun. Sanırım başlangıç noktama yaklaşmaya başladım, yalnız kaldığımda sesini daha fazla duyuyorum. Aşkın şizofrenisi sesinle kurulmuş bir ömre sıkışmak bile olabilir. Nefeslerinin soluklarının eksikliğini dahi hissetmeye başladım. Fakat dedim ya, çıkmaz sokakların sonu ya merdivenlere ya da yağmurdan usanan kireç duvarlarla sona eriyor. Sen benim çıkmaz sokağımsın. Sevmek fazla şiir etmiyor, ancak mesafelere eklediğim haneleri büyütüyor.

Gene de akşam vakti eve sessizlik istiflendiğinde ve kulaklarımda günün tüm sesleri silinip senin sesin yankılandığında düşünmüyor değilim. İlk ve son kez yana olsak, sadece birbirimize değerek otursak. Ellerimiz ayrı, dudaklarımız kuru ve yüzümüz buz gibi. Yan yana üşüsek. Birbirimize bir defa sarılma hakkımız olsa mesela, bir şiirlik aşklar kadar canı olsa aramızda ki tüm mesafenin, daha çok sever miydik birbirimizi? Yoksa gene yarım kalır mıydık? Biliyorum "eninde sonunda tükeniriz" diyeceğini. Fakat sen benim sonu kör düğüm şiirim; yarıda kesilen soluğum; sen benim çıkmaz sokağımsın.

Şizofren Şair.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin