"Kafamdan geçen onlarca düşünce, belkide binlerce. Ne tesadüftür ki hepsinde sen varsın.
Bakma böyle söylediğime benim, yine kuruyorum kendi kendime. Dünyada olamadığım mutluluğu orada arıyor, "Bir gün o da seni sevecek" diyorum aynada gördüğüm surete. Etrafımda kimse yok, yalnızlığımı paylaştığım oda ve eşyalar hariç. Özür dilerim, unuttum. Bir de sen vardın, gerçekte hiç olmayan sen.
Bırak hepsi hayalde kalsın, zaten hangi biri gerçekleşecek ki ? Aramızda "o" varken, hangi hayalim tozlu rafların arasından ortaya çıkacak ki ?
Uzaktan seyrediyorum seni, aramızda yüzlerce kilometre mesafe varken. Gördüğüm tablo, her saniye kurduğum ama başrolde bir türlü olamadığım filmin senaryosu. Mutlusun, gülümsüyorsun. Bana değil, bir başkasına. Hangi talihli bu, senin gülümsemeni hak edecek ?
Gerçek şu, o kişi ben değilim. Ama bir saniye bak şu nefret ettiğim surete; gözyaşlarıyla boğulmak üzere. Umrunda mı bu, ya da baktığın suretin artık nefes almakta zorlanması; aldığı her nefesi, yanında sen olmadığın için değersiz sayması, bunlar umrunda mı ? Bir kere yüzüne gülümsemediğin bu suretin, senden sonra gülümsemeyi kendine haram kılması, hayalinde bile yasak meyve olarak görülen "seni seviyorum" cümlesini senden duyamadığı için kendinden nefret etmesi, ya bu umrunda mı ? Değil, olmayacakta. Sen, başrolde olamadığım filmin kadını, rolünden memnun görünüyorsun...
Her filmin sonu güzel biter, bu da öyle olacak. "O" ile sen mutlu olacaksın, suret ise ölecek. Ölecek derken, sadece bedenen. Ruhen zaten ölü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren Şair.
RomanceBu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. Bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. Birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. (-Şizofren Şair-)