Bugün bir seks işçisi (kendi tabiri ile "seks kölesi") kadınla muhabbet etme imkanı buldum ve hayatın sandığımdan daha büyük, daha çeşitli ve daha yorucu olabileceğini gördüm.
Dokuz yaşında, amcasının tecavüzü ile karşı karşıya kalan küçük bir kız çocuğu düşünün, annesinin ve babasının buna göz yumduğunu ve kızın bir geneleve düştüğünü. Diğer akrabalarının gelip onunla birlikte olduğunu, defalarca tecavüze uğradığını, defalarca kürtaj yaptırarak çocuklarını merdiven altında aldırdığını düşünün. Kaçmak istese çıkarılmadığını, tatilinin, bayramının, maaşının olmadığını ve buna rağmen devlete vergi ödediğini düşünün. En yakın arkadaşlarının defalarca müşteriler, polisler tarafından tecavüze uğradığı, dövüldüğü ve hatta kafaları gövdelerinden ayrılacak şekilde öldürüldüğünü gördüğünü düşünün.
Anlatırken bunları zaman zaman ağladı. Gözyaşları yaşadıklarının yanında denizde bir kum tanesiydi belki de. O kadar dolmuştu ki... Herkese kızgındı. Sana, bana, annesine, akrabalarına, insanlara, Tanrı'ya. Umreye gittiğini söyledi. "Orospular Kabe'ye giremez değil mi? Ben girdim. Girdim. Oradaki taşa da dokundum. Bildiğim kadarıyla namaz da kıldım. Orospular namaz kılmaz değil mi? Kıldım! Oradaki taşa da dokundum. Ellerimi açıp Allah'a dua ettim. Dua da bilmem ya, aklıma geleni söyledim. Ama sonra ağladım. Bana tecavüz edilirken Allah da oradaydı, üzerimde adam beni sikerken öldüğünde Allah da oradaydı, on yedi yaşında kadınlar çocuk aldırdığında Allah da oradaydı. Polis gelip bana tecavüz ettikten sonra, üstüm başım kanlı halde iken sırtıma vurup 'Hadi hadi orospusun, alışırsın' dediğinde Allah da oradaydı. Neden bir şey yapmadı? Meşguldü belli ki!" Çaresizdi. Konuşurken o yola girmenin kendi seçimi olmadığını söyledi hep.
Düşündüm. Bazen bizim elimizde olmayan seçimler hayatımıza yön verir. Dokuz yaşında küçük bir kız çocuğunun suçu neydi de tecavüze uğradı, suçu neydi de ailesi onu korumak yerine kızı yalnız bıraktı. Ben anlayamam ama bunu okuyan kızlar / kadınlar varsa anlar, adet dönemlerinde nasıl zorluklar çekildiğini. Adet döneminde, kanamalı iken bile zorla çalıştırıldığını söyledi. Rahmini aldırmak zorunda kaldığını, yumurtalıklarını aldırmak zorunda kaldığını anlattı. Kızgındı. Sana, bana, insanlara, Tanrı'ya. Ben ölmeyeceğim, insanlar benden özür dilemeden ben ölmeyeceğim dedi. Bana orospu dediler ama ben orospu değilim. Onlar beni bu yola sürüklediği, terk ettiği için onlar orospu dedi. Yemek yapar ve tinerci çocuklara verirmiş. Herkes korkar onlardan dedi, herkes korkar ama onlar bana anne diyor dedi. Evinde iki tane eşcinsel ile kalıyormuş. Onları evine almış çünkü onların sokakta bedenlerini satarak para kazanmalarını istememiş. Ona yardım eden olmamış ve o elinden geldiğince yardım etmek istemiş. Ön yargılar, umursamazlıklar, yalancı dini görüşler, namus bekçisi olduğunu söyleyip namussuzluğun Allah'ını yapanlar yüzünden böyle insanlar. Öldüğünde kimse gelip de sizi almaz, gömmez. Götürülür ve kimsesizler mezarlığına gömülürsünüz dedi. Ağlayarak.
Güler yüzlü bir kadındı. Sokakta görseniz, yüzlerce erkekle birlikte olduğunu, defalarca tecavüze uğradığını, dövüldüğünü, kocasının bile onu satmaya çalıştığını, dokuz kere kürtaj yaptırmak zorunda kaldığını düşünmezsiniz bile. Sıradan bir insanmış gibi birkaç saniye yüzüne bakar ve yanından geçer gidersiniz. Hayat gerçekten garip. Herkes, çok ayrı hayatlar yaşıyor, çok ayrı hikayeler biriktiriyor. Bu yüzden, dışarıda tanımadığınız insanlara kötü davranmayın. Nelerden geldiklerini bilemiyoruz çünkü.
Ve son olarak, kadına "Hiç aşık oldunuz mu, sevdiniz mi birini?" diye sorduğumda "Benim sevmem değil, sevilmem önemli" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren Şair.
RomanceBu cümle, yazmayı öğrendiğimin kanıtıdır. Bu cümleyse, okumaya devam ettiğinin kanıtı. Birlikte, iki kanıtı olan bir suç işleyeceğiz. (-Şizofren Şair-)