Hikaye Henüz Bitmedi

Bölüm 88

Bölümlerde ingilizce çevirilmemiş yerler olduğunda belirtin

__

Gitmemek için başını sallamak istiyordu ama Azela Dük Ferial'in bunu yapamayacağını çok iyi biliyordu.

Başkente geldiğinden beri ara verme bahanesiyle birçok partiyi geri çevirmişti. Bu kez Veliaht Prens'in partisini reddetse bile sosyal dünyadaki itibarı yerle bir olacaktı.

Soylular için bir butik dükkânı işleten ve bir iş yürüten onun için itibar ve kulaktan kulağa iletişim önemliydi.

"Sen gitmezsen ben de gitmem."

Zagnac elindeki davetiyeyi hafifçe masaya fırlatırken gülümsedi. Azela'nın kendisinden bir şeyler istemesinden hoşlanıyor ve ona iyilik yapmaktan çok hoşlanıyordu. Onu izleyen Azela dudaklarını açıp kapadı.

Nefesini aldıktan sonra sakince konuştu.

“Ben senin eskort şövalyenim. Gittiğin yeri takip edeceğim. Siz karar verin, ben değil."

“ Tch. ”

Zagnac onun sakin cevabı karşısında sıkılmış bir ses tonuyla dilini şaklattı. Daha sonra masaya attığı davetiyeye donuk bir bakışla konuştu.

"Senin için gitmek istemiyorum ama..."

"Artık uzanmak için bir neden yok mu? Üstelik bu, bizzat Veliaht Prens'in ev sahipliği yaptığı bir parti ve kendisi sadece az sayıda insanı davet ediyor."

"Evet bu doğru."

"O halde ben iyiyim. Veliaht Prens Chises ve Majesteleriyle zaten İmparatorluk Sarayı'nda tanıştım."

Zagnac onun sakin sesi karşısında kaşlarını çattı. Gerçek şu ki, ölse bile onu bir daha görmek istemiyordu ama sadece iyi şeylerle yaşayamazdı.

Sanki elinde değilmiş gibi Azela'ya gülümsedi.

"Tek sorun Prens Chises değil... Bunca zamandır neden partilerden uzak durduğumu biliyor musun?"

“….”

Biliyordu. Azela, Zagnac'ın eskort şövalyesi olarak ortaya çıksaydı, soyluların çoğu onun hakkında dedikodu yapardı. Dost canlısıymış gibi davranarak yanına gelip gittiği her şeyi dinliyorlardı ve söylentilerin doğru olduğundan emin oluyorlardı.

Ve sonunda ona 'dürüst olmayan bir kadın' diyerek saldıracaklardı.

“Ama hayatının geri kalanında bundan kaçınamayacağını çok iyi biliyorsun, değil mi? İnsan 'Dük Ferial'.”

“….”

Zagnac çenesini ovuşturdu ve sıkıntılı görünerek Azela'yı dinledi. Ondan böyle bir saygısızlık duymak istemiyordu. Parmaklarıyla masaya vurduğunda bir şeye karar vermiş gibi ayağa fırladı.

"Hadi gidelim."

Bileğinden tutup onu çalışma odasından dışarı çekerek, koridorda çamaşırlarla birlikte geçmekte olan hizmetçiye 'arabayı hazırlamasını' söyledi.

"Nereye gidiyoruz?"

"Başkent'teki butik mağazamı görmedin mi?"

"Ne?"

"Sana göstereceğim, hadi gidelim."

* * *

Butik mağazaya gelen Azela'nın ağzı açıldı.

Başkentteki butik mağaza, şehrin dışında açtığı ikinci mağazanın benzersiz ve güzel olduğunu öven Zagnac'ın sözlerine aldırış etmeyecek kadar muhteşemdi. Uzaktan görülebilen beş katlı bir binaydı ve girişinden itibaren misafirleri karşılayan güler yüzlü personel vardı.