Doktor çıkınca Jungkook bana umursamazca baktı. Yüzümü hızlıca önüme çevirdim. Kulağıma yaklaştığını hissettim. Ama öyle bir şey yapmıyordur. Neden yapsın ki?
Kulağımda hissettiğim nefesle korktum ve başımı hızlıca yanıma çevirince dudaklarım yanakarına değmişti. Neden çeviririm ki başımı? Gerçekten duramıyorum. Başımı tekrar önüme çevirdim.
Ben: Ne istiyorsun?
Jungkook hızlıca doğruldu.
Jungkook: Sadece rahat durmanı.
Dedi ve çıkıp gitti. Kapıyı yine kitlediler. Sanki kaçıcam. Ukala Mafyalar.
Baş ucumdaki ıslak mendilden bir tane alıp bacağımdan akan kanları sildim. Sonrada ne yapacağımı düşünmeye başladım. En sevdiğim şeylerden biri olan resim yapmaya karar verdim. Masanın üzerinde duran defterlerden birisini aldım. Bir de kalem. Resim çizmeye başladım.
Nerdeyse iki gün boyunca bu oda da kitli kaldım. Hiç bir şey yapamadım. Çoğunlukla uyudum. En iyi şeylerden birisiydi uyumak. Bu arada her gün yemek vakitlerinde yemek geldi.
İkinci günün öğle vaktinde sonunda kapı açıldı. Sonunda içeri hava girmişti. Gelenler o yedi ukala mafya. Sadece ikisinin adını biliyordum. Jungkook, Jimin. Başka yok.
Jimin: Hadi bakalım bizim doktorun becerileri neler?
Jungkook: Doktor Gece.
Ben: Adımı nereden biliyorsun?
Jungkook: Bizi ne sanıyordun?
Ben: Ne sanıyordum biliyor musunuz? Ukala Mafya Bozuntusu.
Dediğimde hepsi yine sinirden kıpkırmızı olmuşlardı. Bende tek kaşımı kaldırarak uklaca gülümsedim.
Ben: Adlarınızı söylesenize?
Jungkook: Dua et işimize yarıyacaksın. Yoksa seni şimdiye öldürmüştüm.
Jimin: Adlarımızı mı merak ediyorsun? Tae, Jin, RM, Suga, J hope.
Ben: Anladım. Eee noldu?
Jungkook: Hadi kalk.
Bu arada üzerimde olanlar şunlar.
Giydiklerim
(Gözlük yok.)
Bunları giymiştim. Zaten genelde de tarz giyinen bir kadınım. Onlarla alakası yok.
Ayağa kalktığımda hepsi beni süzmeye başladı. Neden sanki hiç kız görmemişler gibi bakıyorlardı? Sinirlendirmeye başlamışlardı.
Ben: Gitmiyor muyuz?
Jin: Bir daha bu kadar kısa giyinme.
Dedi. Sanane be kardeşim. Seni ilgilendirmez. Ortalarından geçerken konuştum.
Ben: Tamam bir dahakine daha kısa giyinirim.
İlerlemeye devam ettim. Ama birisi kolumdan tutup kendine çekti. Neyseki ona yapışmamıştım.
Jimin: Nereye gidiyorsun?
Ben: Bilemiyorum. (Ukalaca)
Tae: O zaman bizi takip et.
Dedi. Sonrada hepsi yürümeye başladı. Bende takip ettim. Bir mutfağa gelmiştik. İçeri girince masanın etrafındaki sandalyeleri yan yana koydular. Tamda tezgahın önüne. Hepsi oturdu. Jungkook eliyle tezgahın önünü gösterdi. Yavaşça önlerine geçtim. Başımı noldu anlamında salladım.
RM: Doktorumuzun nasıl pasta yaptığına bakıcaz.
Ben: Demek öyle.
J hope: Başlayabilirsin.
Başımı onaylarcasına salladım. Tezgaha döndüm. Onlarada arkamı. Tezgahtaki malzemelere baktım. Çilek, muz, kiraz. Diğerleride un, kabartma tozu tarzında şeyler vardı. Onları biraz kenara ittim ve tezgaha oturdum. Yanımdaki çilek kasesinden bir tane çilek yedim. Onlar bana baktı sadece. Yine gülmüyorlardı.
Pardon ama beni hizmetçilerimi sanmıştılar? Tabii ki de onlara pasta yapmayacaktım. Yapmak gibi bir zorunluluğum yok sonuçta. Bu benim hayatım. Bana karışamazlar.
-
Bu tatlılıklar nasıl kaba olabilir ki? Sadece bir hayran kurguda.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...