Önümdeki yaşlı amca bir anda kalbini tutarak yere yığıldı. Kalp krizi geçiriyordu. Teyze'de baya korkmuştu. Ağlamaya başladı. Kıyamam kocasını çok seviyor. Bir dakika adama yardım etmem gerek. Boşuna mı doktorluk okudum.
Dizlerimin üzerine çöktüm. Önce adama biraz eğilip iki parmağımı şah damarının üstüne koydum. Yaşıyordu ama nabzı çok azdı. Bu arada Jungkook'ta asansörün durma tuşuna basıp duruyordu.
Asansör durmuyordu. Bende adamın yaşaması için kalp masajı yapmaya başladım. Adamın nabzı normale döndü ama tıbbi müdahale gerekiyor. Yeterli değil.
Bunları düşünürken asansör büyük bir sarsıntıyla durdu. Işıklar kapandı ama yardım ışıkları biraz da olsa aydınlatıyordu. Çok iyi bir zamanda asansör bozulmuştu. Adam ölecek. Belki bende ölücem çünkü klostrofobim var. Çok korkmaya başladım. Hızlıca ayağa kalkıp asansörün kapısına gittim. Vurmaya başladım. Bir yandan da bizi kurtarmaları için bağırıyordum.
Jungkook gelip kollarımdan tuttu. Vuramıyordum artık. Arkamı döndüm. Çok korkuyorum. Her an bayılabilirim.
Jungkook: Sakin ol. Gelirler birazdan.
Ben: Kaç dakika sonra?
Jungkook: Beş on dakika.
Çüş, deve. Ölürüm lan ben o zamana kadar. Daha çok gencim onu napıcaz. Nefesimde yetmemeye başlamıştı. Derin derin nefesler almaya çalışıyordum ama olmuyordu. Nefeslerim kesik kesik çıkıyordu.
Jungkook: Klostrofobim var deme bana?
Ben: Dersem nolur ki? Bir şey olmaz. Eninde sonunda ölüm var.
Diyip gülümsedim. Komiğime gitmişti. Ahh ölüm anında bile gülen bir ben var.
Jungkook bir anda beni kendine çekip sarıldı. Başımı göğsüne yaslamıştım. Fazla sakinleşmesemde daha rahattım.
Ben: Ölürsem benden kurtulmuş olacaksın. Senin için sevindim.
Sapık adam: Ölmene izin veremem.
Niye söze karışıyon? Her şeye maydonoz olma. Pislik sapık herif.
Ben: Neden boş hayaller kuruyorsun? Görmüyor musun şuan bir adamla sarılıyorum hala neyin kafasını yaşıyorsun?
Sapık adam: Yanlış kişilerle birliktesin canım.
Canım demesiyle Jungkook'tan ayrıldım. Şuan nerede olduğumu unuttuğum için nefesim düzene girmişti. Adama tip bakışlar atmaya başladım. Tam konuşacakken Jungkook konuştu.
Jungkook: Senin her şeyin yanlış en azından bizim doğrularımız da var.
Arkamdaki Jungkook'a baktım. Birbirlerine meydan okurcasına bakıyorlardı.
Sapık adam: En iyi doğrun bile yanlışa çok yakın.
Sapık adama baktım.
Ben: O zaman ben yanlışa çok yakınım desene.
İki erkeğide şasırtmayı başarmıştım. Boşuna demiyorum. Çok akıllıyım.
Sapık adam: Siz sevgili misiniz?
Ben: Bilmem öyle miyiz?
Diyerek Jungkook'a döndüm. Ahh bu adam insanlara meydan okumayı çok seviyor. Biraz ona benziyorum galiba.
Jungkook yanımda durup kolunu belime sardı. Yanağıma eğilip küçük, tatlı bir öpücük kondurdu. Sonra da kaşlarını biraz bilmiş biraz da emin değilmiş gibi kaldırarak konuştu.
Jungkook: Bilmem sanırım öyleyiz.
Sapık adam: Ahh siz ciddi misiniz? Jungkook o kadın seni bıçakladı.
Jungkook: Zaten kalbimi de bıçaklamıştı. O bıçaklama onun yanında bir hiç.
Oha lan. Bu adam neymiş böyle. Yok ya. Nasıl olurda odununun içinden gül çıkar. İmkansız ama o öyleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...