Ona olabilecekler aklıma geldikçe kuduruyordum. Hem kendime hemde ona kızıyordum.
Suga: Jungkook bize neden dün anlatmadın?
Ben: Önemli olmadığını düşündüm.
Jimin: Ya kıza bir şey yaptılarsa. Bunu üstüne alabilecek misin?
Ben: Hala bir kurtulma ihtimali var. Zaten onların şirketini ezbere biliyoruz.
Jin: Aynen. Hadi gidelim.
Koşarak aşağı indik. Yanımıza da bir kaç adam alıp onların şirkete gittik. Bu şirkete girmeside basit oldu. Bu adamlarda amma salak. Misafiriz dediğimizde girmiştik. Ne kontrol ne de bir soru. İçeri adamlarımızla girebilmiştik ama peki bu kadın neredeydi?
----------------
Gece'den
Jungkook benim arkamdaydı. Nereye çıktığını bilmediğim bir sokağa girdim. Arkamda gözükmüyordu ama bu sokakta neydi böyle? Doğru düzgün bir ev yoktu. Her yer kırık. Bu sokakta leş gibi kokuyordu. Hiç beklemediğim bir anda ağzım kapatılıp ayaklarım yerden kesildi. Ne olduğunu anlamamıştım. Bir yere götürülüyordum. Olamaz... Yine mi kaçırılıyorum? Bıktım...
Bu sokakta kimselerde yoktu. Bana kimse yardım edemiyecekti. Sonra bir arabaya bindirilip enseme silah yedim. Direk olarak bayılmıştım.
Gözlerimi açtığımda yine bir odadaydım ama Jungkookgilin beni getirdiği odadan çok farklıydı. Ayağa zorla kalkıp camdan baktım. Sabah daha yeni oluyordu. Bu kadar uyumamın nedeni bana hap vermeleri. Bildiğiniz sakinleştirici. Yarı ayıkken vermişlerdi. Hatırlıyordum.
Burasıda diğer şirket kadar yüksekti. Bunlar bari iyi çıksın. En azından bana vurmasınlar.
En az iki üç saat sonra kapı açıldı. Saat sabah sekiz gibiydi. Genelde diğer şirkette yedi de kahvaltı olur sekize kadar herkes toparlanırdı. Burası daha değişikti.
Gelen bir adamdı. Ama adam bana çok garip bakıyordu. Bu bakışların ne demek olduğunu bilmiyorum. Adam yavaşça içeri girip kapıyı kitledi. Üzerime doğru gelmeye başladı. Korkmaya başladım. Şuan şiddete razıyım çünkü bu adam aklından sapık sapık şeyler geçiriyor. İyice bana yaklaşıyordu.
Bende geri geri gittim. Gidecek yerim duvar sayesinde kalmamıştı. Adam gömleğinin üç düğmesini açıp iyice dibime girdi. Ne yapacaktım şimdi? Bu adam ayı gibi. Elinin tersiyle bir anda yanağımı okşadı. Bende onun elinin bileğini tutup geri çektim. Adam sinirlendi ve belimden tutup bir anda o pis dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bunu yapmak aynı bir örümcekle öpüşmek gibiydi.
Ondan kurtulmam lazımdı. Onunla öpüşmek istemiyordum. Bu yanlıştı. Dizimi hızlıca kıvırarak apuç arasına geçirdim. Adam benden ayrılmıştı. Ama daha da çok sinirlenmişti. Hızlıca doğrulup suratıma beni yere düşürebilecek hızda olan tokadı vurdu. Direk yere düşmüştüm. Bu Jungkook'un benim karnıma vurmasıdan daha da çok acıtmıştı.
Onlar bana daha iyi davranıyorlardı. Onlara hata etmişim. Keşke kaçmasaydım. Jungkook'u sinirlendirmeseydim. O şimdi beni kurtarmaya da gelmez. Çünkü onu sinirlendirmiştim. Ufff çok pişmanım.
Adam saçımdan tutup ayağa kaldırdı. Sonra bir tanede yumruk atmıştı. Bu da çok hızlıydı. Başımı yere vurmuştum. Alnımdan ince bir kan sızmaya başlamıştı bile. Zaten adamın ilk tokatı vurmasıyla dudağımın kenarıda kanıyordu. Adam tekrar saçımdan tutup kaldırdı. Ahhh sıkılmıştım.
Hızlıca karnıma yumruk atınca duvara yapıştım.
Adam: Bana bak rahat dur.
Dedi ve benim kolumdan tutup önüne çekti. Ağlamak istiyorum. Diğer şirketi istiyorum.
Ben: Özür dilerim Jungkook.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...