Bende ayağa kalktım. Ona bir şey kanıtlamıycam. Gerek yok bence. Zaten onunla küsüm. Barışmayacağım. Ayağa kalkınca Jungkook'un kollarından tutup yattığı yere iktirerek oturttum. Yerdeki öpücüklü yastığı alıp kafasına attım. O da tuttu. Gelmemişti kafasına. Bir de o kadar dikkatli atmıştım. Sonra da yerdeki yorganı alıp üzerine fırlattım. Kafasını örtmeyi başarmıştım.
Ben: Sana bir şey kanıtlamama gerek yok. Yat zıbar.
Dedim ve koşarak tekrar odama çıktım. Çıkarken Jungkook'un o sinirli sesini duydum.
Jungkook: Köylü kızı.
Gerizekalı şey. Sen önce kendine bak. Odun.
Odama girip yatağımın üstüne oturdum. Yatağım büyük ve oval bir yatak. Etrafa bakındım. Bakarken bir anda gözüme ailemin fotoğrafı takıldı. O fotoğraflara bakmayı çok özlemiştim. Onlara bakıp ağlamayı. Onlarla yatmayı.
Kalkıp fotoğrafı elime aldım. Ahh hemen ağlamaya başlamıştım. Kendime ağlamamak için ne kadar söz versemde hepsi boştu.
Yaşadığım bütün her şey bir anda aklıma geldi. Kalbim çok kırılmıştı. Dizlerimin üstüne düştüm.
Ben: Abi beni neden korumuyorsun? Neden yanımda değilsin. Beni neden yalnız bıraktın? Baba ya sen. Neden araba patlayacakken sadece beni dışarı attın? Ya sizle gelseydim ya da siz benimle. Annecim. Bana yol gösterecek kadın. Ben kimden örnek alıcam? Kime bakıp öğreneceğim işleri? Hepiniz bırakıp gittiniz. Ama bakın ben hala hayattayım ve doktor oldum. Hayalinizi gerçekleştirdim. Gelin artık. Ben sizi istiyorum. Gelin artık.
Fotoğrafı kendime bastırıp ağlamaya devam ettim. Arkamdan birisi boynuma sarıldı. Çenesini de omzuma koydu. Evde olan tek kişi Jungkook olduğuna göre bu kişi Jungkook'tu.
Jungkook: Aileni çok mu özlüyorsun?
Ben: Evet.
Bundan sonra başka bir şey konuşmadık. Bana neden sarılmıştı? Bana acıdığı içindir kesin ama ben acınmak istemiyordum.
Uzun zaman boyunca o şekilde kaldık. Ben bir süre sonra ağlamamı kesmiştim. Sonra da üzerime bir ağırlık çöktü. Jungkook'a yaslanıyordum zaten. Başımı biraz geriye yaslayıp uyudum. Gözlerim zaten açık değildi. Direk uyumuştum. Çok rahattı.
Sabah uyanmayı başarmıştım. Dün gece olanlar aklıma geldi. Ahh ben ağlarken bana sarılmıştı. Birde onun boynunda uyumuştum. O beni buraya yani yatağıma yatırmış. Kaba birisi olabilir ama düşünceli. Ahh bir tane de olsa iyi bir yönü vardı.
Saate baktım. Saat daha sabah sekizdi. Yataktan kalkıp üzerimi düzeltip aşağı indim. Jungkook koltukta acayip komik bir şekilde yatıyordu. Sadece gülüp geçtim. Mutfağa girip küçük bir kahvaltı hazırladım.
Kahvaltıyı hazırlamam bitince Jungkook'u uyandırmak konusunda kararsız kalsamda uyandıracaktım ama ona küs olduğum için nazikçe değil. Bu arada hem karnıma yumruk attığı hemde hep bana vurduğu için.
Koltuğun yanına gidip üstünden hızlıca yorganı çektim. Korktu ve hızlıca oturur pozisyona geldi. Karşısında beni kızgın bir şekilde görünce şaşırdı.
Ben: Hadi kalk. Daha ne kadar uyumayı düşünüyorsun?
Jungkook: Güzelce uyaramıyor musun?
Ben: Sen gibilere bu lazım.
Deyip yastığı da alıp odama koyup geldim. Hala oturuyordu.
Ben: Ya yürüsene. Mutfağa gel. Haa yemiyeceksen karışmam.
Mutfağa girip sandalyeye oturdum. Hala gelmemişti. Sanırım gelmeyecek.
-
Armylerin gücüüü...💪NOT:
Neden böyle bir şey yazdım bende bilmiyorum ama şunu biliyorum ki biz antileri alt üst edebilecek güce sahibiz.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...