Gece zar zor uyayabilmiştim. Sabahta bu yüzden zar zor kalktım. Yatakta kendime daha çok gelmeye çalıştım. Gözlerimi ellerimle iyice ovuşturarak yataktan kalkıp banyonun kapısını buldum ve yüzümü yıkamak için içeri girdim. Yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim. Nasıl mı? Elif benim burada kalacağımı söylemişti. Dediyse yapar. Bu yüzden bavulumu da getirtmiş. Yatmadan önce gerekli açıklamayı yapmıştı.
Bavulumu açtım ve ne giyeceğime baktım. Hava çok esiyordu. Soğuktu da. Yağmurda ara sıra yağıp ara sıra yağmıyordu. Çok garip bir havaydı.
Giydiklerim
Uygun olduğunu düşündüğüm bunları giydim ve saçımı tarayıp lipbalmı da sürüp aşağı indim. Merdivenden yavaş yavaş inerken koltukta oturanların hepsi bana bakmaya başladı. Elif eğer biraz daha boynuyla dönerse kitlenip öylece kalacak.
Yanlarına gidip ayakta bütün hepsinin yüzüne tek tek baktım.
Annesi: Günaydın kızım. Kahvaltı birazdan hazır olacak. Sen nasılsın?
Ben: Ben mi?
Hepsi gülmemek için zor durdu.
Annesi: Evet sen.
Kendi şaşkınlığıma gülüp utandım. Ne yapayım? Sabah sabah kafam basmıyor.
Ben: Ahhh özür dilerim. Evet gayet iyiyim. Çoook teşekkürler.
Başıyla onaylayıp içerdekilere baktı. Bende kadına demeye çekindiğim şeyi bir anda söyleyiverdim.
Ben: Sizi öpebilir miyim?
Yapamayacaktım ama tutamadım kendimi. Aynı annem gibi yumuşacık yanakları vardı ve çok takluuu bir şeydi. Aishhh iyice saçmalıyorum.
Hepsi benim dediğim şeye gülemeye başlayınca dediğime pişman oldum. Yanaklarımın kızardığını herkes çok net görünce daha da utandım ve ellerimi yüzüme kapattım. En azından onlar beni ben onları görmezdim.
Kendi kendime sessiz bir şekilde ama kendimden geçmiş bir şekilde gülüyordum. Bu da daha da kızarmama neden oldu. Yaaa noluyor ya burada? Olan ortada. REZİL oldum.
Annesi: Gel öp.
Ellerimi çekinerek yavaşça indirdim. Yüzüne bakmadan direk yere odaklandım. Yüzümün biraz da olsa kızarıklığı geçince önce Elif'e baktım. Kız gülmekten ölmüştü. Koltuktan bir tereyağı misali hem erimişti diyebiliriz hemde kaymıştı. Oturmak olmuyordu bu. Bildiğiniz dağınık bir şekilde yatıyordu. Nasıl sığdıysa? Sonra da kardeşlerine baktım. Onlarda aynıydı. Sonra da babasına. Babası sakindi. Gülmüştü ama sakindi. Şimdi sıra annesinde. Ona da baktığım da anlayış dolu bir bakış ve gülümseme vardı. Eliyle yanında ki boş olan koltuktaki yere yavaşça vurarak beni oraya davet etti. Bende utangaç ama bir o kadarda sevinmiş bir suratla gidip oturdum. Önce bana sıkıca sarıldı. Bende ona sarıldım. Eskiden de böyle sarılırdı şimdi de öyle sarılıyordu. Bir anne şefkatiyle.
Omuzlarımdan tutup kendisinden biraz uzaklaştırdı. Yanağıma yaklaşıp bir öpücük kondurdu. Bende ona aynı şekilde. Bir anda yüzünde hüzün dolu bir bakış belirdi. Neden herkes aniden duygu değiştiriyor? Anlamıyorum. Ne ne olduğunu ne de nasıl olduğunu?
Yüzümü avuçlarına alınca anlamadığım için kaşlarımı çattım. Gözleri dolmuştu bir anda.
Annesi: Sana ailen bize ulaşmamıza iz-
Elimle direk olarak ağzını kapatıp onu susturdum. Bu konular... Sinirlendim ve bu sefer sinirle kaşlarımı çattım. Güçlü durmaya çalıştım. Yutkundum ve benim bile tahmin etmediğim bir hızla ellerinden kurtulup ayağa kalktım. Ondan biraz uzaklaşıp sinirle soludum.
Ben: Şimdi bir kere onlar benim ailem değil. İki bu konular hakkında konuşmak istemiyorum. Üç geçmiş geçmişte kaldı. Ben artık o eski küçük en ufak vuruşa sarsılan Gece değilim. Bu yüzden istemiyorum. Bu konu için sadece ve sadece o paçoz akrabalarım üzülecek. Unuttuk.
Yine gereğinden fazla sinirlenmiştim ve suçu olmayanları azarlar gibi uyarıda bulunmuştum. Yanlış insanları azarlamıştım. Neden doğru yolu bulamıyorum? Kahretsin ya. Hayatım hep hatayla dolu. Onlara bağırmam bir hata. Jungkook ile karşılaşmam bir hata. Onu sevmem daha büyük bir hata. Türkiye'ye gelmem hata. Dünyaya gelmem hata. Her şey hata. Benim hayatım hata. Doğmamalıydım. Ya da o kazada bende geberip gitmeliydim. Olması gereken buydu ama Allah bana daha hayatına devam edeceksin dedi. Beni o büyük kazadan sadece bir boyun incinmesi ve alnımın kanamasıyla diri bir şekilde çıkarmıştı. Ya da öyle istemişti. Babamın beni araba patlamadan önce kolumdan tutup zar zor dışarı ittirmesi bunu kanıtlıyor. Neden ben ya? Neden? Beni seven, bana değer veren o gün yokken neden ben? Biliyorum. Hayatım kolay olmayacak. Olmuyorda. Eee o zaman beni gerçekten sevecek birisi yoksa ve ben hep yalnızsam neden? Kahretsin. Neden?
-
Bayy. Bayan. Baymayan. Ben sizi baymıyorum. Bayan bir insanda değilim. O zaman ben baymayan birisiyim. Pardon. Çoook pardon. Kendinize iyi bakın. Ne kadar olursa artık. Kaçtım.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...