Yirmi yaşındayım. Ama bir ailem yok. Ben daha sekiz yaşındayken ailemi kaybettim. Akrabalarım beni kabul etmedi. Sevmiyorlardı. Sekiz yaşındayken beni bir yurda yerleştirdiler. Akrabalarım bir kere bile uğramadı. Bu çocuk nasıl demediler. Bir kere bile bunu yapmadılar.
O zamanlar çalışmıyordum. Hayatın ne olduğunu bilmiyordum. Ailemde zengin olunca... Yurtta büyüdüm ben. İşte o zamanlar anladım ki hayat zor. Çalıştım. Çabaladım. Güzel bir liseyi kazandım. Sonrada tıp fakültesini kazandım. Şimdide doktor olacaktım. Üniversiteyi kazanınca üniversiteyi burda bitirdim. Sadece Tus sınavı kalmıştı. Tus sınavına Kore'de girmeye karar verdim. Hayatıma orda devam edicem. Hangi parayla mı gittim? Ailemin bana bıraktığı yüklü mirasla.
Artık Türkiye'den bıkmıştım. Bana yaptıkları geliyordu aklıma. Ailemi elimden alışı, benim yurda götürülmem, akrabalarımın beni yüz üstü bırakması... Ama artık bunları takmıyordum. Her şeyi arkamda bıraktım. Takmıyordum ve takmayacaktım. Artık kendi ayaklarım üzerinde durabiliyordum.
Kore ile baya iyi anlaşmıştım. Bir evim vardı. Tus bitmişti. Sadece stajımın bir buçuk haftası kalmıştı. Diyorsunuz ki bu kadar sene o para yetti mi? Hala o para bitmedi çünkü staj döneminde çalıştım. Üzerine hep para kattım. Staj öğlene kadar olduğu için öğleden sonraları bir kafede garsonluk yaptım.
İşte yine garsonluk yaptığım bir gündeyim. Bir adam var sürekli olarak siparişleri benden alıyor. Sapık gibi bir şey. Bugünde çalışmaya başladım. Önlüğümü taktıktan sonra siparişleri almaya başladım. Yine o adamın masasına gelmiştim.
Ben: Ne alırsınız?
Adam: Her zaman istiyorum ama getirmiyorsun. Sadece seni. Hadi bir lokma versene.
Ben: Beyefendi. Lütfen şöyle şeyler demeyin. Ne istiyorsunuz?
Adam bir anda kolumdan çekti. Kucağına oturmuştum. Küçük bir çığlık atıp elinden kurtulup hızlıca ayağa kalktım. Çok korkmuştum. Koşarak mutfağa girdim. Derin derin nefesler almaya başladım. Bulaşıkçımız bir teyzeydi. Ve beni çok iyi anlıyordu.
Teyze: Yine mi o adam?
Ben: Evet. Ve beni bu sefer herkesin içinde kucağına çekti. Çok korktum.
Teyze: Yakında okulun bitecek. Kurtulacaksın. Sabret kızım.
Ben: Sabredeceğim.
Sakinleşip tekrar sipariş almak için çıktım. O adamın masasının yanından bile geçmedim. Bir kaç masanın siparişini aldıktan sonra mutfağa girdim.
Bugün kendimi çok yorgun hissediyordum. Bu yüzden şeften izin aldım. O da hiç aksatmadığım için direk kabul etti. Önlüğümü çıkardıktan sonra ceketimi ve montumu alıp mutfaktan çıktım.
Kapıya gitmek için o adamın masanın yanından geçmem gerekiyordu. Ona bakmadan hızlıca masanın yanından geçip gittim. Kapı biraz uzakta. Kafe çok büyük çünkü. Bir masanın yanından geçerken arkadan birisinin kolumu tuttuğunu fark ettim. O adam sandım ve sinirle yanımda ki masadan bıçağı alıp arkamı döndüm. Direk olarak adamın sol alttan olan karın boşluğuna sapladım. Oraya yaptım çünkü ordan ölmezdi. Akıl fışkırıyor...
-
Merhaba ARMYler. Kitap güzel oldu aslında. Ama herkesin okuma zevki farklıdır. Yorumu size bırakıyorum. Ama nasıl olduğunu bana da söyleyin. Vote unutmayın. İlk bölüm hayırlı olsun.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...