72.

16.4K 902 322
                                    

Resmen kaçar gibi gözümden akan yaşla birlikte dışarı çıktım. Bahçe kapısından çıkıp yolun üzerinde ağlayarak yürümeye başladım. Gözlerimden yaşlar firar ediyordu. O kadar önemsemiyordum. Ama görecek birisi olsaydı önemserdim ama kimse yoktu. Rahat rahat ağlayarak suçluluğumu atabilirdim.

Yorulduğumu fark edince dışarıyı önemsemeden yanımda bütün yol boyunca bana eşlik eden koca gri pürüzlü duvara yaslandım. Ağlayarak bütün her şeyi düşündüm. Ve bütün her şey Jungkook'a çıkıyordu. Sanki ilacım oydu. Beni buradan çekip kurtaracak, sevgiyle yaklaşacak tek kişi oydu. Benim istediğim oydu. Ama kahretsin o da olamazdı.

Hıçkırarak ağlamıyordum ama onu bir daha görmemek ve hissedememek duygusu ağır bastı. Bir anda hıçkırarak ağlamaya başladım. Duvardan yavaş yavaş kayarak yere oturdum. Tek isteğim Jungkook'tu ama şimdi o yoksa ağlamaktı. Çaresizliğime ağlamak. Saatlerce belki  günlerce de olabilirdi.

Dizlerimi kendime çektim ve başımı da dizime yaslayıp hıçkırarak ağlamaya başladım.

Ne kadar oldu bilmiyorum ama uzun zaman geçmiştir. Yani evden çıkalı bir, bir buçuk saat olmuştur. Omzuma birisi dokununca hemen kendimi toparlamam gerektiği geldi aklıma. Rezil olacağım kadar olmuştum zaten. O kişiye bakmadan başımı kaldırmadan kollarımı çözdüm ve gözlerimi sildim. Yerden destek alarak hızla ayağa kalktım. Bana dokunan elin sahibinin yüzüne bile bakmadan sırtımı ona döndüm. (Belki dokuza🤐)

Kişi hiçbir şey demeden öylece bekledi. Bende sakinleşip arkamı döndüm ve o kişiye baktım. Bu Elif'ti. Ağladı ağlayacaktı neredeyse.

Elif: İyi misin?

Ben: Ben özür dilerim Elif.

Dedim ağlamaklı sesimle. Sonra da bir ihtiyaç olarak onu kendime çektim ve boynuna sarılıp tekrar ağlamaya başladım. Ben hıckırarak ağlıyordum o ise neden ağladığını bile bilmiyorum ama sessiz ve sakin bir şekilde ağlıyordu.

Bir süre öylece durduktan sonra ondan ayrıldım ve bir çocuk misali yüzümü koluma sildim. Elif'te eliyle temizledi.

Elif: Sen ne yaptın ki?

Burnumu çektim ve yere baktım. Sonra da Elif'in gözlerinin içine.

Ben: Ne yapmadım ki?

Elif: Öyle deme. Sen melek gibi bir kızsın. Şimdi seninle birlikte bir kafe ya da restauranta giriyoruz. Yemek yedikten sonra bana her şey anlatıyorsun.

Ben: Yemek yeme-

Elif: Sonra halsiz düşüyorsun. Yoruma açık değil.

Dedi ve kendinden emin bir şekilde bileğimden tutup arkasından sürüklemeye başladı. Bende paşa paşa gittim. Kankamı bilmiyorsunuz. Eğer gitmezsem hemen burada şuracıkta kargaşa çıkarabilirdi. Yapardı. Sonra da bütün yemekleri ağzıma bir bir tıkardı.

Caddeye çıktığımızı fark ettim. Elif direk olarak bir taksi çevirdi. (Çok kötü biliyorum ama taksi çevirdi ve hala dönüyor.) İçeriye beni tıkarcasına bindirdi ve sonra da kendisi bindi. Taksiye bir şeyler dedi ama ne dedi bir gıram anlamadım. Türkçe konuştu ama anlamadım.

Kısa süre sonra bir kafeye girdik ve bir masaya oturduk. Elif bana ne istersin diye sordu ama bende ona sen ne alırsan onu yerim diye cevap verdim. O da bir kaç çeşit bir şeyler söyledi. Sonra da geldi. Ben yavaş yavaş uyuzlanarak yiyordum ki Elif'in ağzıma tıktığı kocam lokma ve çok kötü tehditiyle yemek zorunda kaldım. Beni aynı şeyi bütün kahvaltı bitene kadar yapacağını söyledi eğer yemezsem. Bende paşa paşa yaptım.

Kahvaltı bitene kadar konuşmama izin vermedi. Bittiğinde birer içecek aldık ve masada oturarak içmeye hemde konuşmaya başladık.

Elif: Eveeeet şimdi en başından başla.

Dirseğimi masaya koydum. Avcuma da yanağımı yerleştirip içeceğin pipetiyle oynayarak derin bir nefes aldım ve başladım.

Ben: Bir süre sonra Türkiye'de olmak acı veriyordu. Her yerde bir anım vardı ve bu her seferinde kalbime bir bıçak saplanmasıydı. Dayanamadım ve bir gün gezmek için gideceğim Kore'yi kalma yeri olarak ayarladım. Birilerinin yardımıyla Kore'ye gittim ve orada kalan okuma sürecimi bitirdim. Asistanlığımın sadece bir iki haftası kalmıştı. Tam hatırlamıyorum. İşte sonra doktor olacaktım. Ama ben para için kalan zamanımda kafede çalışıyordum. Ve bir adam vardı ki sürekli bana asılıyordu. O gün yine aynı şeyi yapıp siparişleri alırken saçma ve sapıkça olan kelimeler kullandı. Ben itiraz edince de kolumdan çekip kucağına oturttu. Sonra bir şeyler oldu ve ben kendimi iyi hissetmediğim için eve gitmeye karar verdim. Kapıya doğru giderken kolumdan tutanın o adam oulduğunu sanıp hiç düşünmeden yan masadan bıçağı aldım ve sapladım. İşte her şey bundan sonra oldu. Hayatım saniyeler içinde değişti....

-
İyi okumalar. 🤗🤗🤗
-

Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin