22.

23.4K 1.4K 296
                                    

Ben kahvaltımı yapmaya başladım. İki lokma almıştım ki Jungkook içeri girdi. Hala uykuluydu. Çok sersem gözüküyordu.

Karşıma oturdu. Hala yemeğe başlamadı. Kendine gelmeye çalışıyordu. En sonunda yemeğe başladı. O başlayasıya bitirmiştim. Kendi tabağımı alıp koydum. Onu beklemeye başladım.

Jungkook: Suratın neden böylevfcc ô

Ben: Aishhh dur durduğun yerde. Aptal şey.

Dedim ve yanından koşarak uzaklaştım. Küsüm sonuçta. Konuşmayacağım. Bendeki de inat.

Odama çıkınca biraz kedim ile oyalandım. Sonra da zaten bir şey yapmadan Jungkook'un sesini duydum.

Jungkook: On dakika sonra hazırlanmış olarak aşağıda ol.

On dokoko sonro hozorlonmoş olorok oşoğodo ol. Hahaha.

Kıkırdadım. Ahh ne kadar da iyi taklit yeteneğim var. Ben ve taklit. İşte süper ikili.

Kesin olarak yine o şirkete gidecektik. Beni tuttukları yere. Bir şey demedim çünkü kaçamıyordum. Üzerime dolaptan bir siyah mini etek ve üzerine de beyaz kısa kollu tişörtü içine soktum. Tişörtün üzerinde de 'ukala mafya bozuntusu' yazıyor. Rast gele bir yerden almıştım. Üzerinde ne yazdığına bakmadan almıştım. İşime yaradı. Ayakkabı olarakta beyaz spor ayakkabı giydim. Saçımı da açık bırakıp kulaklarımın arkasına soktum. Parfümü de sıktım.

Etrafa bakındım. Unuttuğum bir şey var mı diye. Ahhh evet var. Gözlüğüm. Gözlük kullanıyorum ama o kadar numaralı değil. Genelde çalışırken kullanıyorum. Onlarsız olmuyor. Onlar benim uğurlu gözlüğüm ama nereye koydum? Odamda her yere baktım ama bulamadım. Koşarak aşağı indim.

Jungkook ayakta beni bekliyordu. Benim koşarak indiğimi görünce bana bakmaya başladı. Onu umursamdan oturma odasına baktım. Ahh ordaydı. Oraya neden koymuştum.

Şimdi şöyle söyleyeyim. Gözlüğü koyduğum yer televizyon ünitemin rafının en üsteki yerine. Benim boyum yetmiyor oraya. Ama nasıl koydum? Tamam buldum ya. Televizyonun altındaki sehpaya basmıştım. Oraya koymuştum çünkü Lili onunla oynayıp duruyordu.

Hiç düşünmeden sehpaya bastım.

Jungkook: Hey napıyorsun? Kırılır o şey.

Ben: Bir şey olmaz.

Dedim ve diğer ayağımı da atarak sehbanın üzerine çıktım. Gözlüğü aldım ama bir anda sehpa kırıldı ve direk olarak yanımda olan Jungkook'a yapıştım. Jungkook'ta sırt üstü yere düşmüştü. Ama beni bir eli yanlış yerden yakalamıştı. Bir eli açık olan etek giydiğim için kalçamın biraz altındaydı. Neyseki fazla üstte değildi.

Jungkook bana yine o çok bilmiş bakışlarını gönderiyordu ama ruhsuzdu.

Jungkook: Bir şey olmadı. Gerçekten hiç bir şey olmadı. Bir dahakine sözümü dinleyeceksin. Sinirlerimi bozma.

Ben: Pardon. O elini çekte kalkayım.

Dediğimde ellerini hızlıca çekti ve beni üzerinden iktirdi. Ayı. Pislik. Öküz. Hödük. Köpek. Odun.

Jungkook: Hepsi sana gelsin.

Ben: Ben onları dışımdan söylememiştim.

Jungkook: Zaten söylemedin ama içinden saydırdığın belli.

Ben: İçimi okumana gerek yok. Ben söyleyeyim. Sapık ukala mafya bozuntusu.

Diyerek üzerimdeki yazıyı gösterdim. Yine çok sinirlenmişti. Yine başarmıştım. Onu sinir edebilmiştim. Küçük bir kahkaha atıp yerden kalktım. Bu çocukla çok uğraşacağıma benziyor. Baş belası.

Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin