Jungkook bir anda arkasını dönüp çıkıp gitti. Benim onu dememle daha çok sinirlenmişti. Onu sinir etmeyi seviyordum ama sanki bu sefer yanlış bir konuda onu sinir etmiştim. Garip ama vicdanım rahat değildi. Neden böyle olmuştu? Aman banane ya.
Suga: Gelme zaten. Tek başına gider. Sıkıntı yok.
Dedi ve hepsi arkasını dönüp gitti. Ne yapacaktım şimdi. Ufff. Duygularım çok karışık. Gitmek istiyorum ama bir yandanda istemiyorum. Sinir etmek istiyorum ama bir yandanda istemiyorum. Siz söyleyin napıcam.
En az bir saat boyunca oturup düşündüm. Saat akşam sekiz olmuştu. Onlarda daha 10 saniye önce çıkmışlardı. Seslerini duymuştum.
Gitmeye karar verdim. Biraz çıkmam zor olacak ama belki partiye gittiğim için sıkıntı olmayacaktır. Kapıyı da kitlemediler. Tamam işte bu ya. Hızlıca dolabımı açıp balık etekli uzun kırmızı ve sırtında derin bir sırt dekoltesi olan elbiseyi çıkarttım. Bedenimi tam sarıyordu. Bu çok güzel bir elbiseydi. Bağrı çok açık değildi.
Önce elbiseyi giydim. Ona uygun gümüş bir kolye taktım. Gümüş rengindeki platformları giydim. Sonra elbiseye uygun bir makyaj yaptım. Kırmızı bir ruj. Saçımı da dağınık topuz yaptım. Uzun küpelerimi, bileklik ve yüzükte taktım. Son olarakta parfümü de sıktım. Çok güzel olmuştum. Gereğinden fazla güzel.
Elime de yine gümüş renginde çantayı aldım. Kendime baktım. Kısa zamanda çok güzel olmuştum. Bunları yapmak sadece 25 dakikamı almıştı. Kendimden gurur duyarak kapıyı açtım. Etrafa baktım. Burası resmen dolu. Erkekler sürekli koşuşturma içinde. Kızlarda var.
Kapıyı kapatıp asansöre doğru yürüdüm. Bütün herkes durdu ve beni izlemeye başladı. Biraz rahatsız olmuştum. Ama olsun.
Asansöre binip en son kata indim. İyi güzelde şimdi napıcam? Asansörden inip çıkış kapısına ilerledim. Çünkü orda siyah takım elbiseli silahlı korumalar vardı. Belki bir işe yarar.
Ben: Pardon! Şey be-
Koruma: Partiye gidiyorsunuz galiba. Şu arabaya binin.
Eliyle kapının önünde duran arabayı gösterdi. Arabaya doğru yürüdüm. Bir yandanda sırıttım. Beklediğimden kolay olmuştu. Arkaya bindim. Şoförde hareket etti. Ona basmasını söyledim. Uçarak geldik resmen. 15 dakikalık yolu 5 dakikada gitmiştik. Geç kalmak istemiyordum. Neyse sonra parti olacak yere gelmiştik. Çok güzel bir yerdi. Büyükçe bir oteldi. Çok şıktı. Arabadan kendimi düzelterek indim. Bütün herkes hayranlıkla bana bakıyordu.
Otelin kapısının biraz ilerisinde durdum. İçeri girenlerin o odunların olduğunu fark ettim. Birde yanlarında çok şık kızlar vardı. Tam döner kapıya giriyorlardı. Bir adam yanıma gelmişti ve resmen yavşıyordu.
Yavşak adam: Ahh güzel bayan. Sahibiniz var mı?
Hiç beklemden cevap vermemle hepsi olduğu yerde kaldı.
Ben: Ordan bakınca evcil bir hayvana mı benziyorum?
Adam şok olmuştu. Bizimkilerde arkasını döndü. Yani bana döndüler. Jungkook şok olmuştu. Beni baştan ayağa süzdü. Utanmıştım şimdi. Bir dakika adama cevap vermem gerek.
Ben: Eğer hala sahibim var mı diyorsan? Bak şurdaki yakışıklı. Beraberiz.
Jungkook'u göstererek konuştum. Ama ona yakışıklı demiştim. Aslında tipsizin teki. Tipim değil.
-
Bana biasınızı ve biasınızla aranızda ki yaş farkını yorumlara yazın. Bakalım ortaya ne çıkacak.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...