Dediği şeye şaşırdığım için gözlerimi şaşkınlıkla açarak Jungkook'a baktım. Ben sanırım öldüm ve ikinci boyuta geçdim.
Sapık adam: Jungkook noldu sana? Çok değişmişsin. Değişimlerinden biriside beni yakalayıp eli boş dönmen. Yazık. İstediğini alan bir adamsın ama bana karşı değil.
Jungkook: Amcamın hatrı olmasaydı seni gebertirdim.
Sapık adam: Korkuyorsun benden kabul et.
Dediğinde Jungkook bir anda adamın üzerine atladı ve kavga etmeye başladılar. Adamın attığı yumruklardan birisi bana geliyordu ki bir anda uyandım. Resmen rüya görmüştüm. Her şey rüyaydı. Jungkook'un romantikliğide rüyaydı. Yanağıma bıraktığı o tatlı öpücükte rüyaydı. Nasıl düşünemedim ben rüya da olduğumu?
Sadece karşı duvara bakarken yanımda olan sinirli kişinin sesini duydum.
Jungkook: Çok derin uykun var.
Ben: Sen hiç romantik değilsin demi? Yani rüyamdakiyle ala-
Ne diyom ben ya? Yine saçma saçma konuşmaya başladım. Salağım ben ya. Şimdi düşünüyorum da elbiseyi giydikten sonra nasıl uyuya kalmıştım? Ben çok farklıyım.
Jungkook: Ne saçmalıyorsun sen? Yoksa rüyanda beni mi gördün?
Şimdi ne diyecektim? Doğruyu söylemeyecektim.
Ben: Seni rüyamda görmek mi? Bu sefer sen saçmalıyorsun. Hem seni neden göreyim ki? Çok salakça. Neyse ne yapıyoruz? Gidiyor muyuz? Gitmiyor muyuz?
Jungkook: Partinin geri kalanında biz yokuz. Kalk hadi.
Ben: Yaa boşu boşuna mı hazırlandım?
Jungkook: Yoo hayır. Hazırlanmamışsın ki. Sadece üzerine bez parçası geçirmişsin. Uzatmada kalk.
Kötümü olmuştum yani. Elbiseyi beğenmemişti. O beğenmezse beğenecek birisini buluruz ama hatası var. Buna bez parçası diyemez. Bu elbisenin kumaşı çok güzel bir kere.
Morelim biraz bozulsada umursamayıp ayağa kalktım. Yatağımın üzerindeki çantamı alıp kapıya doğru gittim. O da arkamdan geldi. Asansöre bindik. Aşağı kata indik. Döner kapıdan da çıktık. Dışarda diğerleri bizi bekliyordu. Hepsi sıralanmıştı.
Kızlara partide çok dikkat etmemiştim. Onlara dikkatlice baktım. Arasından birisi Kore'li değildi. Daha çok türk siması vardı. Birde ben bu kızları hiç şirkette görmemiştim. Garip.
Kıza dikkatlice baktığımda küçüklük anılarım canlandı. Bu kız Beyza'ydı. Hem ailelerimiz hemde biz arkadaştık. Hemde baya iyi. Can dostu gibiydik. Ama ailem ölünce onlarla ayrılmıştık. Bir daha görememiştim.
Bütün çocukluk anılarımız, hayatın ne olduğunu bilmeden kahkahalarımız, oyunlarımız... Her şey çok güzeldi o zaman ama her şey bir kerede paramparça olmuştu.
Bunları düşünmemle gözümden bir yaş aktı. Olduğum yerde sabitlendim.
Ben: Beyza!
Suga: Siz ne zaman konuştunuz?
Beyza: Ben onla hiç konuşmadım sizin dediğiniz gibi. Adımı nerden bildiğine dair hiç bir fikrim yok.
Ben: Beni hatırlamıyor musun? Sana şöyle söyleyeyim Besa.
Beyza: Onu bana küçükken söylerlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...