64.

17.4K 973 331
                                    

Attığı numarayı aradım ve karşıma yine bir bayan çıktı. Bu iyiydi.

Onunla kısa bir konuşma yapıp kapattık. Buluşma noktası belirlemiştik sadece o kadar. Bugün akşam on da buluşacaktık. Sadece yarım saat var.

Üzerime bir deri ceket alıp -üzerimi değiştirmeye üşendim- çıktım. Hava soğuktu ama zaten dışarda gezmiyecektim.

Yine bir taksi ve restaurant. İçeri girince direk onu gördüm ve gidip karşına oturdum. El sıkıştıktan sonra.

Ben: Merhaba. Ben Gece Alakan.

Kadın kibarca kaşlarını kaldırdı.

Kadın: Alkan'larla bir ilginiz mi var?

Kadın sanki biraz rahatsız olmuştu.

Ben: Ahh evet. Şey bir sorun mu var?

Kadın: Aslında ben Alkan'ların sorunlarına bakmıyorum.

Dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.

Ben: Bir şey mi yaptılar?

Kadın: Çok kötü bir şey yaptılar aslında.

Duraksadı.

Kadın: Bir dakika siz Alkan'larla ilgim var dememiş miydiniz?

Ben: Evet. Dedim.

Kadın: Eeee bilmeniz gerek o zaman. Siz yalan söylüyorsunuz.

Elimi kaldırıp hayır anlamında salladım.

Ben: Hayır. Siz Alkan'ların her şeyini biliyorsanız. Ben dedem olcak adam Hasan Alkan'ın ölen çocuğu Yılmaz Alkan ve Yılmaz Alkan'ın eşi olan Sedef Alkan'ın çocuğu Gece Alkan'ım. Ahhh.

Nefesimi bırakıp kadının yüzüne yöneldim. Noluyor ya? Şimdi neden gözleri doldu.

Kadın: Bir dakika sen o Gece misin?

Ben: Evet o Gece'yim.

Kadın: Gece sen benim kankam olan mı?

Tek kaşımı anlamsızca kaldırdım. Bu da ne oluyor?

Kadın: Kanka ben Elif.

Elif mi? Benim şansım var mı yok mu anlamadım. Hepsi bana geliyor. Evet Elif'i de bulmuştuk. Ama çok değişmişti. Boyu benimkinden uzun. Kesin beş santim vardır. Neyse uzun kıvırcık mavi saçları -hepsi değil. Diplerinin biraz aşağısına kadar.- düzgün fiziğiyle bir harika olmuştu. O değilde neyi fark ettim. Büyüdükçe güzelleşmiştik. Hepimizin mükemmel bir fiziği vardı.

İkimizde sindirince hasretle ayağa fırladık ve birbirimize sımsıkı sarıldık. Herkes bize bakıyordu mal mal. Ama umursamadık. Sevinçten ağlamaya bile başlamıştık.

Birbirimizden ayrılıp daha fazla dikkat çekmeden yerlerimizi oturduk. İkimizde birbirimize bakıp gülemeye başladık. Biz gariptik ya. Neden gülüyoruz ki? Aishhh. Yine biz ya. Eski biz.

Gülerken gözlerimi silip gülmemi durdurdum. Elini tutup ona özle bir gülüş gönderdim.

Ben: Seni çok seviyorum.

Elif: Bende seni.

Özlem ilebirbirimizin gözlerine baktık.

Ben: Sen yoksa Alkan'larla benim yüzümden mi ilgilenmiyordun?

Elif: Evet. Onlara sinir oluyorum. Onları gördükçe aklıma sen geliyorsun. O zaman da onları bir kaşık suda boğasım geliyor.

Ben: Onlar için değmez.

Uzunca bir sohbetin ardından geç olduğunu fark ettim. Hızlı bir şekilde asıl meseleye giriş yaptım.

Ben: Elifcim aslında şöyle ki ben burada değildim. Kore'deydim. Diğerleri de Kore'de.

Elif: Diğerleri?

Ben: Beyza ile Feride.

Elif: Siz ne zamandan beri buluşuyorsunuz?

Ben: Çok uzun değil. Bizde yeni bulduk. Neyse ya o konular çok uzun. Ben sana bir gün anlatıcam. Hatırlat. Neyse işte ben buraya Alkan'larla yüzleşmeye geldim. Kalıcam gibi de gözüküyor.

Elif: Peki ya nasıl yapacaksın? Onlar senden para olarak çok üstünler. Her şekilde kendi lehlerine çevirirler.

"İşte o iş öyle" değil der gibi başımı iki yana salladım.

Ben: Kankacım şimdi şöyleki dedem biliyorsun ki en çok babama güveniyordu. Zaten üç oğlu var. Birisi işkici çıktı. Birisi doğru seçim yapamıyor. Babam ise en iyisidi. İşte bu yüzden dedem hastayken öleceğini düşünüp saman altından su yürütüp babama yüzde altmışlık hisseyi bırakmış. Altına da not düşmüş ki "bana ne olursa olsun yüzde altmışlık hisse kesinlikle ortanca oğlumundur " eeee. Bu da demek oluyor ki o yüzde altmışlık hisse bana kaldı. Yeni yarısından çoğu benim canım.

Elif: Vayy be. Kanka o zaman ben yarın sabah on'a kadar her şeyi araştırayım. Ona göre tekrar buluşalım.

Ben: Olur. O zaman ben şimdi gideyim.

Elif: kanka nerede kalıyorsun?

Ben: Bugün geldiğim için otelde kalıcam. Daha sonra halledicem ev işini.

Elif: Bize gelsene. Hem annemde seni görmüş olur.

Ben: Yok kanka. Başka zaman geliyim. Bugün olmaz.

Elif: Peki sen bilirsin. Ama sonra geleceğine söz veriyor musun?

Ben: Söz.       ( Belki savaşçı.😁)

Kalkıp sarıldık ve ayrıldık. Çok havalıydı ama Elif'in gazetecilerden kurtuluşu. Ben sadece gülümsedim ve el sallayıp bindim. Yazık kıza ona bile izin vermediler. Bakalım ilerde ne olacak.

-
Bitirdim be. Hadi iyi okumalar.
-



Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin