63.

17.8K 989 126
                                    

Bütün her şeyi yok sayıp uçağa bindim ve uçak kalkana kadarda dışarıya bakmadım.

Yolculuk boyunca uyumaya çalıştım ama gözlerimden firar eden yaşlar izin vermedi. Neyse ki yanım boştu ve rahat rahat ağlayabiliyordum. Kimsede bir şey demiyirdu. Sadece bir kaç kere hostes iyi misiniz diye sordu o kadar.

Yolculuğum ilk defa bu kadar kötü geçmişti. Çok değişik bir şey olmuştu. Neyse... Uçak inince -önceden gözlerimi silmiştim- derin bir nefes alıp indim. Havaalanından çıktığımda tanıdık sokaklarla karşılaştım. Bütün anılar ve hayaller aynı anda beynimi istila ( sanırım buydu.) etti.

Daha fazla düşünmedim. Zaten artık olan olmuştu. Bu da olsun. Karşılaşayım yeter.

Hala aynı villada oturduklarını düşünüp taksiye yolu tarif ettim. O değilde ilk başta Korece konuşmaya başladım ve adam yüzüme çok garip baktı. Sonra da Türkçe konuşup düzelttim. Ne yapayım alışmışım?

Ne olacaksa olsun cümlesiyle gururlu, dik ve kararlı olarak taksiden indim. Bavulumu da aldım ve koca bahçe kapısının önünde ki korumaların yanına bıraktım. Bana garip garip bakıyorlardı. Doğru ya bu kadar güzel bir kız girmemiştir. Ne olacak? Birde Kore'de giydiğim kıyafetlerle gelmiştim. Minicik etek felan. Keşke değiştirseydim. Neyse artık geç. Hem güzelim ya yeter.

Koruma: Acaba siz kimsiniz?

Düşüncelerime ara verip adamın yüzüne baktım. (Başka neresine bakacaksam.)

Ben: Ben...

Acaba söylemeli miydim? Evet. Başımı dikleştirdim. Çantamı daha sıkı tuttum. Dudaklarımı yalayıp söyledim.

Ben: Ben Gece ALKAN.

Adamlar birbirine baktılar. Sonra da kahkaha atmaya başladılar. Çok komik vallahi. Hüznümün içine ettiniz.

Adam karnını tutarken gülmemeye çalışır gibi yapıp işaret parmağını kaldırıp beklememi söylemeye çalıştı. Sakinleşip doğruladu ve başını olumsuzca salladı. Bende ona göz devirdim.

Adam: Soyadı her Alkan olan giremiyor canım. Biliyorsun ki bu aile çok zengin. Bir sürü şirket zincirleri var. Herkes gelip diyor bende Alkan'ım diye. Şimdi git.

Ben: Öyle diyorsun yani.

Meydan okuma. Gözlerimi kısıp kollarımı göğsümde birleştirdim. Ağırlığını bir ayağımın üstüne verdim.

Ben: Sana şunu söyleyeyim ki bu aileyi batıracak kadar güçlüyüm. Hemde kendi mallarıyla. Çünkü mallarının %60'ı benim üstüme.

İkisinin de gözleri kocaman açıldı ve ağızları o şekline geldi. Bende ukala bir gülüş takındım. Ahhh işte ben ya. Herkesi şaşırtıyorum.

Adamlardan birisi eski haline dönüp saçmalıyorsun der gibi baktı.

Adam: Kanıtınla gel.

Ben: Gerçekten bunu istiyor musun?

Derken ellerimi çözdüm.

Adam: Evet. Çünkü yalan söylemediğini nereden bileyim?

Ben: Sen bilirsin.

Adamın burnunun dibine girip meydan okur gibi baktım. İşaret parmağımla onun burnunun ucuna sıyırma hareketi yaparken

Ben: Sen istedin ama anlaştık.

Dedim. Yanda ki bavuluma uzanıp tutma yerini kaldırıp arkamı döndüm ve oradan uzaklaştım.

Ahh şimdiden acıdım bu aileye. Ama ben istemedim bunu. Korumaları istedi. Ben suçlu değilim.

Yoldan geçen bir taksiye bindim ve bir otele gittim. Bir süreliğine oda aldım. Önce biraz dinlenip sonra işe koyulacağım için odama çıkıp yatağa uzandım. Ama uyumadım. Düşündüm. Jungkook'u düşündüm. Kankalarımı düşündüm. O olayları düşündüm. Her şey mükemmel ötesiydi. Peki ya neden böyle oluyordu? Hep bir şey çıkıyordu. Hep. Bir iki kere değil. Hep.

Daha fazla düşünemeyeceğimi fark ettim ve kalkıp telefonumu aldım. Bildiğim avukat bir arkadaşımı aradım. Kız telefonu şok olmuş bir şekilde açtı çünkü uzun zamandır konuşmuyorduk.

Sude: Ahhh bu sen misin Gece?

Hafifçe kıkırdadım.

Ben: Evet. Nasılsın Sude?

Sude: Yorguuuun.

Bir anda enerjisi soldu.

Ben: Kıyamam. Ne yapıyorsun?

Tekrar canlandı.

Sude: İyi sen ne yapıyorsun?

Küçük bir kahkaha attım.

Ben: İyi. Sana bir şey sorabilir miyim?

Sude: Evet ama önce kalıcı olarak geldiysen bir zaman buluşalım ama bu hafta olmaz.

Ben: Neden ki?

Sude: Çünkü sabah akşam bir projeyle çalışıyorum.

Yaaa ama sen bana lazımsın. Olmadı.

Ben: Bende seni kendime avukat yapacaktım.

Sude: Ahh üzgünüm ama avukatlık işi alamıyorum. Ama seni birisine yönlendirebilirim. Ben kadar iyidir. Bir de mesele neydi?

Ben: Önemli bir şey değil. Buluşunca anlatırım.

Sude: Tamam. Benim şimdi kapatmam lazım. Geldiler. Ben sana numarasını mesaj atarım.

Dedi ve yüzüme kapattı. Bir şey demeden.

-
Bir bölüm daha yazıcam. 🤗
-






Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin