Bir dakika bu kız nereye gitti? O kadar takip etmiştim ama o gözümden kaybolmuştu. Etrafa baktım ama hangi caddeden gideceğime karar veremedim. Birde insanlar vardı. İşimi daha da zorlaştırıyorlardı. Rastgele bir caddeden gittim. Bu caddenin çok değişik bir mahalleye girdiğini unutmuştum. Buraya girmiş olamazdı.
Mahallenin tam girişinde durmuştum. Olumsuzca mahalleye bakarken bir anda Gece'nin ağzı kapatılmış ve kucaklanmış olarak o mahallenin bir ara sokağına sokarken gördüm. Ben o adamları tanıyordum. Bunlar bizim orta derecede aramızın kötü olduğu adamlardı. Çok salak bu adamlar. Bizi şirketlerine çağırıp orda toplantı yaptırdılar. Tabii biz o zamana kadar şirketi ezberlemiştik.
Biraz o sokağa doğru ilerledim. Etrafa baya baktım. Ne birisi vardı nede bir ses. Biraz daha etrafa baktıkdan sonra arabaya geri dönmeye karar verdim. Ona gereğinden fazla sinirlenmiştim. Benden kaçmayacaktı. Benden kaçtı başkasına yakalandı. Çeksin cezasını. İsterlerse döve döve öldürsünler. Umrumda bile değil. Biz başka doktorda buluruz.
Arabaya geri dönüp bindim. Arabayı şirkete doğru sürmeye başladım. Arkadan o kahrolası kadının kedisinin sesi geldi. Kahretsin. O kadın tamamen çıkmıştı artık hayatımdan ama kedisi kalmıştı. Geri evine dönüp kediyi eve bıraktım. Kedinin kafesinin kapısını açıp bırakmıştım. Sonra şirkete gittim. Şirketten içeri girdiğimde bizimkilerle karşılaştım. Soran gözlerle bana bakıyorlardı.
Tae: Hey. Gece nerede?
Ben: Aptal kadın kaçtı. İzini kaybettim. Ama artık o umrumda bile değil. Başka birisini buluruz onun yerine.
Jin: Peki.
Odamıza çıktık. Sonra mutfağa indik. Acıktığımızı fark ettik. Bir kaç şey atıştırdıktan sonra herkesin farklı farklı işleri olduğu için ayrıldık. Benim yoktu. Bende odama çıkıp biraz yatağımda uzanarak kafa dinledim. O kadından kurtulmuştum artık. Ne güzel bir şeymiş bu ya. Neden önceden düşünmedim?
Akşama kadar boştum. Akşam yattık. Sabah yine uyandık. Kahvaltıdan bir saat sonra toplantı olacaktı. Hazırlanıp toplantı salonuna indik. Sonra da toplantı başladı. Silah sattığımız şirketlerin gündemleri hakkında olan bir toplantıydı. Hepsinin gündemleri berbettı. Ahh şimdi de Gece'yi kaçıran şirkete gelmişti.
Konuşmacı: Bu şirketin kadınlara hiç değer vermiyor. Daha bir hafta önce hemşire olan bir kızı iş için kaçırmışlar ama kız orda zorla hemşirelik yapıyormuş ve kıza tecavüz ettiği haberleri geldi. Oradakiler zaten çoğu çalışanına aynı şeyi yapıyorlar. Kendilerini bir şey sanıyorlar...
Onlar o zaman Gece'ye de aynı şeyi yapacaklardır. Ona işkence yapılsın isterdim ama tecavüzle işkence hiç bir kıza yapılsın istemezdim. Bu kadarda kaba değildim. Ona bunu yapmamışlardır. Neden onu onlara bıraktım? İlk defa yaptığım bir şey için pişman olmuştum. Şimdi de o pişmanlığı düzeltmem gerek.
Bunları düşünmek beni daha da çok sinirlendirmişti. Hızlıca ayağa kalktım. Konuşmacıya çıkmasını söyledim. Sadece arkadaşlarıma anlatacaktım.
Ben: Hani Gece vardı ya. İşte onu bu kadınlara tecavüz eden şirket kaçırdı. Onun ağzını tutarak götürdüklerini görmüştüm ama biraz geç hareket ettiğim için onu ikinci defa kaybettim. Sonra da ona sinirlendiğim için onun cezasını çekmesi için onlara bıraktım. Ama onları böyle bir şey yaptıklarını bilmiyordum.
Hepsi ben gibi çok sinirlenmişti. Sinirleri biraz da banaydı. Dün her şeyi ayrıntılı anlatsaydım belki ona dokunulmamış olacaktı. Uffff.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...