Ben: Ben aynıyım. Değişen bir şey yok.
Acaba anlamış olabilir miydi? Yok ya. Uyduruyor. Beni ters köşe yapmak için uyduruyor. Aynen öyle. Şimdi de sinir yerine kuşku doldu yüzüne.
Jungkook: Peki. O zaman kanıtla.
Yüzünde bir anda bir sürü duygu belirdi. Hepsine bir anlam veremzdim ama kesin olarak bunların arasında öfke var. Kesin ve net.
Jungkook: Gozlerimin içine bak ve "sıkıldım. İstemiyorum artık. Senden de sıkıldım" de. Hadi Gece. Bunu yaparsan seni bırakıcam. Söyle!
Gözlerinin içine bakamıyorum ki. Çünkü biliyorum. Sevdiğin insanın seni yüz üstü bırakıp gitmesinin ne demek olduğunu çoook iyi biliyorum ama sende beni anla. Özür dilerim. Ama kalamam. Özür dilerim. Bunları da sana söyleyemem. Bunun içinde özür dilerim. Hemde binkere.
Bakamadığım için başımı biraz yere indirip yere bakıyordum. Çenemi avuçlayan el başımı kaldırıp gözlerinin hizasına getirdi. Ben yine de gözlerine bakmadım. Yapamazdım.
Yapmak istemiyorum. Birisini üzmek istemiyorum ama söylersem daha da üzülebilir.Jungkook: Gözlerime bak ve söyle.
Bağırıp, çenemi sıktırınca baya zor olsa da baktım. Titreyen göz bebeklerim onu karalı göz bebekleriyle buluştuğunda ağlamamak için kendimi tuttum.
Jungkook: Noldu? Neden söyleyemiyorsun? Yoksa o her şeye karşılık veren ya da bana çıkardığın dilini mi yuttun?
Ben: S-sıkıldım ve gitmek istiyorum.
Kahretsin kekeledim ve sözcüklerin hepsi boğazıma dizildi. Böyle olmamalıydı. Bende kararlı olmalıydım. Sevmiyorum onu ama yine de beni etkisine almayı başarıyor.
Başını arkaya atarken havlar gibi ukala bir kahkaha attı. Sonra da tekrar yüzüme baktı. Gülümsüyordu ama uklaca ve bu beni gerçekten korkutuyor. Sinirli olamıyorum.
Jungkook: Kararlı ol ve her şeyi tam söyle. Sana hala inanmıyorum.
Çenemi elinden kurtarıp bir adım geri gittim.
Ben: İnanmazsan inanma. Sana bir şey kanıtlamak zorunda değilim. Ama eğer istiyorson. Sıkıldım. Sende de arkadaşlarında da. Buradan ve bu hayattan. Eski hayatımı istiyorum. Ve sendende nefret ediyorum.
Offff. Bir anda gelen cesaretle gözlerinin içine bakıp söylemeyi başardım. Bunu yapmak basitmiş aslında. Ondan uzaklaşmam yetiyormuş. Etkisi altından çıkmak oluyor bu.
Yine gariplik. Gözleri solmuş gibiydi. Oha... Jungkook. Ne yapıyorum ben ya? Seveni yarı yolda koyuyorum. Ama yapacak bir şeyim. Senden özür dilerim Jungkook.
Afallamış gibi gözüken vücudunu topladı ve üzerime doğru öfkeli bir adım attı.
Jungkook: Neden yapıyorsun? Amacınız ne sizin? Hepiniz mi beni buluyorsunuz?
Ben: Unut beni Jungkook. Bu kadar kolay. Unut. Bırak beni. Gidicem. Bir gece daha burada geçirmek istemiyorum. Hem biraz düşünsene sen bana neler yaptın? Seni nasıl sevmemi beklersin? Saçmalık.
Bura da ikimizde haklıydık ama artık benim için bir geri dönüş yok. Her şey bu kadar. Ben onu unutucam. Kolay olacak. O da beni unutacak ama biraz zor olacak. Sadece bu. İmkansız olan ne? Ben kendi kanımdan olan insanları unutabildiysem bu daha kolay olacaktır. Bence...
Jungkook gözlerimin içine son kez baktı ve daha sarmamış olduğum kolunu önemsemeyip gardırobundan bir beyaz gömlek alıp saniyler içinde ilikledi. Ne yapacak diye merak ettiğim için bende baktım. Daha bana git felan demediği için. Bir şey söylemesini bekliyorum. Ama dur müdahale etmen lazım. Kolu enfeksiyon kapabilir. Öyle açık kalmamalı.
Ben: Kol-
Jungkook: Kapa çeneni. Seni ilgilendirmez.
Kaldırdığı işaret parmağını indirdi. Çok sınırlı gözüküyordu ve ben bu yüzden konuşmamalıydım. Bu ateşe körükle gitmek olurdu. O zaman daha da kötü olurdu. Gözlerinde ki öfkeyi son zerresine kadar okurken tekrar karşıma geçti.
-
Kankamı öldürmek için kullandığım fotoğrafları atıyorum. Bu yüzden hepsi Jimin oluyor. Hızlı olsun istiyorum. Sizleri seviyorum.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...