Ben kapının görevliler tarafından açılmasını beklerken tekrar bir sarsıntı oldu ve ışıklar geldi. Asansörde hareket etti. Derin bir nefes verip ayağa kalktım. O da kalktı. Kapı açılınca inmeden önce ona döndüm. Biraz tedirginlikle alt dudağımın içini dişledim.
Ben: Teşekkür ederim. Yardım ettiğin için.
Jungkook: Küçük satıcı biliyorsun ki bunu-
Ben: Da benim için yapmadım. Kendin için ama peki bu sefer ne için?
Jungkook: Eğer sen bayılsaydın birde seni taşımak zorunda kalıcaktım. Bu da kollarıma ve dizlerime işkence olurdu.
Ben: İyi öyle olsun. Peki bir şey sorabilir miyim?
Jungkook: Hayır. Artık buradan git.
Bizim bu asansöre binme amacımız aklıma gelince silkelendim ve asansörden çıktım. Gerçekten gidecektim. Evet bunu yapacaktım. Yavaş adımlarla etrafımdakilere bakmadan klidorun ortasında ayakkabıların topuklarının bıraktığı seslerin eşliğinde ve Jungkook'un arkamda duyduğum nefesiyle birlikte kapıdan çıktım. Gidecektim ve bir daha dönmeyecektim. Belki de ömür boyu.
Dışarıya attığım bir adımla yüzüme çarpan rüzgarın okşayıcı havası yüzüme bir iz bırakıp gitti. Attığım bir adımla daha kalbime büyük bir acı saplandı. Bunun anlamı da neydi? Daha kolay olması gerekiyordu. Bu acıyı neden hissetmiştim? Sadece kalbimde de değil. Kalbimden başlayıp bütün vücuduma dağıldı. Bacaklarım titremeye başladı.
Jungkook: Şimdi git ve bir daha dönme. Bir daha dönme. Anlıyor musun?
Olduğum yerde kalakaldım. Yapamıyordum. Kahretsin. Bir daha dönmemek korkutuyordu. Arkadaşlık bağıyla mı ilgiliydi? Hayır. Bu daha da farklıydı. Hiç hissetmediğim bir acıydı. Garipti.
Gözlerimi kapatıp bütün her şeyi aklımdan silip kararla arkamı döndüm. Neden yaptım bende bilmiyorum ama bir bahanem var.
Yüzünde ki ifade çok derin bir ifadeyi. Ne öfke ne de başka bir duyguydu. Gözlerinde ise bir çok duygu vardı. Sayamayacağım kadar çok. Bunları birkaç dakikalığına beynimin bir kenarına ittim.
Ben: Neyle gidicem? Ya da buradan evimin yolunu tarif eder misin?
Jungkook: Hyung-ki bunu sen hallet. Biliyorsun zaten.
Hyung-ki: Tamam efendim.
Jungkook sırtını dönüp kaşla göz arasında içeri girdi. Cam kapının arkasından bile görmedim. Kayboldu. Özür dilerim. Dilemiyom ya. Kaç kere daha özür diliycem. Sende beni anla. 😛
Hyung-ki: Geldi. Gidelim.
O Hyung-ki denen adama döndüm ve açtığı arabanın kapısından içeri girdim. Kapıyı ondan önce çekip çarparak kapattım. Sadece ya sabır çekip şoför koltuğuna bindi. Aramızda hiç bir konuşma geçmeden evime geldim. Sonunda kendi evime. Ait olduğum yere. Gönül rahatlığıyla ve istemsiz bir kalp acısıyla arabadan indim. Araba direk kayboldu. Basıp gitti. Salak adam. Yiyecektim sanki seni.
Şimdi bu gerçek miydi? Onlardan kurtulmuş muydum? Artık eski hayatıma, sakin ve her normal insanın içinde olan hayatıma, geri dönmüş müydüm? Evet öyleydi. Onlar yoktu artık. Zorlama da yoktu. Hayallerim vardı. Doktorluğumu yapabilecektim artık.
Kalbimde ki o acıyı görmezden geldim ve her zaman yedek anahtarımın olduğu arka bahçeye ilerledim. Merak etmeyin. Öyle herkesin kolay kolay bulabileceği bir yer değil. Yoksa oraya koymazdım. Salak mıyım? Hayır.
Etrafa bakıp bir dizimin üzerine çöktüm. O minicik belli bile olmayan çıkıntılı yeri tutarak küçücük kutuyu açtım. Minnacık bir şeydi. Anahtarı alıp kapattım ve hızla kapıya gittim. Açıp içeri girdim. Derin bir nefes aldım ve gözüm her yerde kedimi aradı. Adını söylediğimde yukardan eskisi gibi koşarak değil merdivenlerden zar zor cılız bir şekilde gözleri kapanmak ister gibi ama yine de o zorla açmaya çalışır gibiydi. Ondan önce onun yanına gittim ve onu kucağıma alıp mutfağa gittim. Mamasından ve suyundan bol bol koyup önce onu besledim. Enerjisi çabucak yerine gelince onunla baya çok ilgilendim. Hatta bugün boyunca onunla ilgilendim.
Sabah kalktım ve kedime, kendime kahvaltı hazırladım. Bir güzelde yedim. O da yedi. Yani Lili'de.
-
Bölümler teker teker gelecek çünkü sınav var ve benim çalışmam gerek. Eğer yazmış olduğum bölüm olsaydı atardım ama yazıyorum. Sizden özür dilerim. Okuyun yine de. 😣😥😝
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanficNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...