Keki çıkartıp masaya koyduk. Beyza yuvarlak tepsiyi ters çevirip keki çıkarttı. Sonra da eline bıçak alıp keki ortadan ikiye kesmeye çalıştı ama başarısız olmuştu çünkü kek sıcaktı ve bıçakla keserken elini kekin üstüne koyması gerekiyordu.
Elinden bıçağı alıp masaya koydum.
Ben: Biraz bekleyelim.
Beyza: Tamam. Benim küçük bir işim var.
Ben: Hemen hallet ve gel.
Beyza: Hemen geliyorum.
Diye gitti. Ama on dakika oldu hala gelemedi. Bende daha ocakta pişen kremayı karıştırmaya karar verdim. Ocaktaki kremayı karıştırırken arkamdan birisi bir elini belime doladı. Diğer eliyle de benim tuttuğum kaşığı elimin üstünden tuttu.
Bu Jungkook'tu. Ellerinden anlamıştım. Ama bana neden bu kadar yakındı? Ben onunla konuşmuyordum ama o dibime girmişti.
Bu kadar yakın olmamamız gerekiyordu. Elimi hızlıca kaşıktan çektim. Elini belimden çekmeye çalıştım ama olmuyordu. O kaşığı tutan elini yüzüme getirip yüzümü yana çevirdi. Bende ona bakmak için hafifçe başımı kaldırdım. Gözlerimin içine bakıyordu.
Jungkook: Dediklerimi dememeliydim.
İnsan bir özür diler. Tabii nerde?
Ben: Banane. Çekil şurdan. Hatta bir dakika çekilmeden önce teşekkür ederim. Bana senelerdir göremediğim bir şeyi gösterdin. Aklımda ki soruların çoğuna yanıt bulabildim sayende.
Ona çok sinirliydim. Onu bir kerede affedemezdim. Bunu kendime yapamazdım. Elinden kurtulup masaya gittim. Sonunda Beyza içeri girmeyi başardı.
Beyza: Kanka Suga'dan zor kurtuldum. Özür dilerim.
Ben: Hadi neyse.
Dedim ve bıçağı alıp keki ortadan ikiye ayırdım. Beyza'ya ne işi olduğunu sormadım. Suga ileymiş onu öğrendim yetti. Jungkook hala orda duruyordu. Bize bakıyordu.
Onun orda olmadığını hayal edip gidip ocağın üzerindeki tencereyi aldım ama bu çok sıcaktı ve elimi yakmıştım. Tuttuğum tencerenin kulbunu hemen bıraktım. İşaret parmağımı hızlıca suya tuttum. Çok kötü acımıştı. Üflemeye başlamıştım yanıyordu.
Beyza: Kanka elimi yaktım deme?
Ben: Dersem. Evet yaktım. Bir şey olmadı.
Jungkook bir anda elime baktı ve kızardığını görünce dolaptan bir krem aldı ve tam önümde durdu. Ona sürdürmeyecektim. Hatta sürmeye bile gerek duymuyordum. Onu kenara iktirip tutuvaçı elime alıp tencereyi masaya götürdüm. Beyza yanıma gelememişti çünkü ikiye böldüğümüz kekin birisini üstünden kaldırıyordu.
Beyza: İyisin demi?
Ben: Sadece yandı. Sıkıntı yok. Hadi devam.
Pastanın kremasını sürmeye başlamıştık ki Jungkook bir anda kolumdan çekip beni bir anda tezgah ile kendisi arasında kafese aldı. Bir bacağını bacaklarımın arasına koyduğu için kıpırdayamıyordum.
Ben: Ya çekil şurdan. Beni bırakır mısın? Kanka sende bir şey de şuna.
Beyza: Şuan işim var. Sen hallet.
Ben: Pis satıcı.
Beyza: Sağol canım.
Bu yine eskisi gibi ukala. Hiç değişmemiş. Neyse şimdi pozisyonumuzu düşünüyoruz. Şimdi de yüzüyle üstüme doğru gelmeye başlamıştı ki sonra doğruldu. Kremi almak için yapmıştı. Ama sürdürmiycem dediysem sürdürmem. Ellerimi arkaya sakladım o kapağı açasıya kadar.
Ben: Ya işine git. İstemiyorum dediysem istemiyorum.
Jungkook: Ama ben istiyorum.
Dedi ve çok basit bir şekilde elimi arkamdan çekip önüne getirdi. Elimi çekmeye çalıştım ama olmadı. Parmağıma kremi sürmeye başlamıştı ki dünkü konuşmalar geldi aklıma.
Ben: Sana dün boşuna uğraşıyorsun demiştim. Peki şimdi söyle bunu da kendine zorluk çıkmasın diye mi yapıyorsun?
Jungkook: Evet. Elin yanıkken nasıl ameliyat yapacaksın?
Uffff yine bir şey bulmuştu. Ancak ukalalar bunu yapabilir. O da ukala olduğu için yapabilmişti.
-
İsteklere dayanamadım. Ahhh. Atmayacaktım. Yarın atacaktım ama kendimi kötü hissettim.
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon Jungkook
FanfictionNerden bileyim onun sen olduğunu? Ben o adam sanmıştım ama sen çıktın. Şimdi de beni tutuyorsunuz. Resmen kaçırdınız. Beni korumasaydınız olmazdı. Siz istediniz. Benim suçum yok. Ama bunu anlayan kim? Sadece kendi bildiğini okuyor. Bana kötü davranı...