62.

17.5K 1K 182
                                    

Jungkook: Gece?

Ben: Özür dilerim.

Dudaklarımı zar zor kıpırdattım ve onun göğsüne avuçlarımı koydum ve iktirdim. Gözümden akan yaşlarla birlikte koşarak merdivenden indim.

Yaa Jungkook. Sana zarar gelsin istemiyorum. Nolursun bırak ya? Biliyor musun bilmiyorum ama dokunduğun her yer yanıyor. Dokunma. Uzak dur benden. Ya da durma. Ama daha sonra.

Yine tutup durdurdu ve bu sefer saniyeler içinde kendine çevirip bacaklarımdan tutup omzuna attı ve son merdivenleride inip dışarı çıkıp. Bende öyle durmadım tabii ki. İlk başta korktuğum için küçük bir çığlık attım. Sonra da sırtını yumruklayıp tepilendim ama... Sizce. Tabii ki işe yaramadı. Bildiğini okuyup beni siyah spor bir arabanın ön koltuğuna bindirip kendisi şoför koltuğuna oturdu ve arabayı çalıştırıp son gaz bastı.

Ne yaptığını sormak için yüzüne baktım.

Ben: Jungkook ne yapıyorsun sen?

Jungkook: Yapmam gerekeni.

Ben: Jungkook bırak. Kötü olmadan bırak.

Jungkook: Kötü olacak ne Gece?

Bağırarak söyleyince biraz tırstım ama sadece yutkunmakla yetindim. Sakince konuştum. Belki işe yarar.

Ben: Jungkook. Bırak beni.

Aniden frene bastı ve ben bu frenle birlikte koltuktan kaymaktan son anda kurtuldum. Yüzüme düşen saçları elimle kenara çektim ve Jungkook'a sinirli bakışlarımı gönderdim ama bu onunkinin yanında hiç kaldı.

Bir şey demeden indi ve gelip beni de indirdi. Ufff ya. Noluyor? Böyle olmaması gerekiyordu. Kolumdan asılarak beni o bahçenin içinde ki eve iktirdi ve kapıyı kapatıp karşıma geçti.

Ben: Git-

Jungkook eliyle ağzımı kapattı. Yavaş yavaş vücudunu vücuduna yaklaştırdı. Temasa maruz kalınca ben yine kendimden geçtim. Ne olduğunu ben bile anlamadım. Elini çekip yüzüyle iyice yaklaştı ve dudaklarımın arasında hissettiğim diliyle birlikte kendime hakim olmadım. ( Biliyorum kötü ama yapmak istedim. Gece eğer kendine hakim olamıyorsan savcı ol.) Uzun süre öylece öpüştük. Kahretsin. Kendime hakim olamıyorum dediğimde bunu kastetmiştim. İlk defa ona karşılık vermiştim ve bu da onu sevdiğimin kanıtıydı.

Bir süre sonra elleri eteğimin fermuarını buldu ve yavaşça aşağı indirirken camın kırılmasıyla ikimzde birbirimizden ayrılmadan sadece dudaklarımızı ayırıp o tarafa baktık. İndirdiği fermuarı hızlıca çekti ve sinirle benden ayrılıp camdan dışarı baktı. Kimseyi göremedi. Karşı camdan birisinin benim dikkatimi çekmek için yaptığı hareketleri gördüm ve dikkatle baktım. Nasıl unuttum. Kahretsin ya. Olamaz.

Olan şeyleri unutup ya da şimdilik bir kenara koyup bugün olanları aklıma getirdim ve çantamı yerden alıp saçlarımı düzeltip hızlı adımlarla kapıya yöneldim. Tabii ki daha kapıya yaklaşamamışken Jungkook fark etti ve arkasını dönüp baktı. Bende olduğum yerde kalakaldım.

Jungkook: Gece ne oluyor?

Nasıl söyleyeyim Jungkook? Bunu yapmamı bekleme benden. Gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapatıp kapıya ulaşıp kapıyı açtım. Ama Jungkook'un yine konuşmaya başlamasıyla durdum.

Jungkook: Sen beni istemiyor ve sevmiyorsun demi? Anlamadıydım.

Hoop Jungkook bey. Öyle bir şey yok.

Ben: Hayır. Öyle bir şey yok.

Yaa ben salağım. Ya da aptal. Neyse hangisi daha kötüyse o. Söylememeliydim.

Jungkook: O zaman şimdi kaçar gibi neden gidiyorsun?

Ben: Gitmem gerekiyor. Bu arada bir özür dilerim. İki seni seviyorum. Dedim ve kapıyı kapatıp hızlıca yoldan bir taksi durdurup binip gideceğimiz yeri söyledim.

Onun bana demediği şeyi söyleyip ve son darbemide bırakıp gittim. Aslında daha kolay olması gerekiyordu ama ona kaşla göz arasında aşık olmuştum. Sonra da sıkıntılardan dolayı ayrılmak zorundaydık. Sonuçta benimle birlikte olup ölmemizdense ayrı olup başka bir aşk bulabilirdik. Hatta ben gidince bu onun için buradan birisini bulabileceği için basit olacaktı. Bende o olmayacağı için oradan ikinci bir hayatımın aşkını bulabilirdim. Zaten iki üç günü hatırlamazdımda. İki üç gün değilde bir hafta desek. Evet evet. Neyse eninde sonunda önümüze bakıyorduk.

Bütün bu düşüncelerimi yıkmayı sağlayan taksici amca'nin sorusu oldu.

Amca: Kızım neden ağlıyorsun?

Ben: Huuuh?

Ağlıyor muydum? Ben mi? Peki neden?  Onu sen bileceksin salak şey.

Ağlayıp ağlamadığımı test etmek için elimi yüzüme sürdüm ve gerçekten de ağlamıştım. Yüzümü ellerimle sildim ve buruk bir gülümseme ile iyi olduğumu belirttim. Ne kadar iyi?

Kalbimde ki büyük sarsıntıyla. İyi olabildiğim kadar iyi.

-
Sizleri seviyorum.

Kitap iyi sonla bitecek. Merak etmeyin. Kötü sonla bitirecek kadar cani değilim.

Yazarken yoruldum ya. Beynim zaten bugün fazlasıyla yorulmuştu ve bu da daha çok yordu. Ama neyse ki ölmedim. Ohhh. Yaşıyorum. Ne saçmalıyorum acaba. Neyse siz şu son iki cümleyi ciddiye almayın. Bence size sadece şu yeter.  *Bölümler gelmeye devam edecek?* 😘
-

Ukala Mafya Bozuntusu /Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin