Duyduğum şeyle bir adım geriledim.Arda'ya baktığımda gözlerinde şaşkınlık ve anlayamadığım bir sürü duygu vardı."Ne saçmalıyorsun?" diyebildi bir tek.Ela'nın gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı ve "B-ben bilmiyorum hamileyim.Aldırmak istedim ama geç kalmışım ne yapıcağımı bilmiyorum" dedi ve sonra telaşla omuzuna taktığı çapraz çantasını karıştırmaya başladı.İçinden bir kağıt çıkarttı ve "Belki inanmazsın diye düşündüm.Raporlar" dedi ve üstteki foğrafı göstererek "Bu da ultrason" dedi.Arda kağıdı eline alıp şaşkınca incelemeye başladı.Gözlerim dolmaya başlamıştı bile."İyide nasıl?" dedi Arda kağıttan gözlerini kaldırmadan."Uzun zaman olmadı Arda" dediğinde kaşlarımı çattım.Gözümü kırpmamla gözümden bir damla yaşın süzüldüğünü hissettim ve hemen elimle sildim.Sertçe yutkundum.Arkadan duyduğum gülüş sesiyle Ata'ya döndüm.Ata alayla sırtıp "Hayırlı olsun Arda" dediğinde Arda sinirle kağıdı sıktı sonra Ata'ya döndü ve Ata'nın üstüne ilerlemeye başladı.Yakalarından tuttup Ata'ya bir yumruk indirdiğinde sadece bakıyordum.Kendimde 'yapma' diycek gücü bulamıyordum.Ela bağırarak onları ayırmaya çalıştı ama pek bir fayda etmedi.Ata Arda'yı ittiğinde Arda ondan ayrıldı ve sinirle elini saçlarına daldırdı.Kafasını geriye doğru attı ve sinirle üst dudağını ısırdı.Ela Arda'ya yaklaştı ve elini omuzuna koydu "Arda biliyorsun babam öğrenirse öldürür beni" dediğinde alayla güldüm.Bunca orospuluğundan sonra babasının öğrenmesi miydi sorun?Ata'ya döndüğümde o da kaşlarını çatmış onları izliyordu.Sevdiği kız bir başkasından hamileydi.Benimde sevdiğim adamın başkasından çocuğu olucaktı.Düşündüğüm şeyle kendi kendime gülmeye başladım.Gülüşlerim kahkahaya dönüştü sinirlerim bozulmuştu.Kalbimin üstünde bir ağırlık hissediyordum.Çaresiz hissediyorum,kaybetmiş hissediyordum.Gülüşlerimin arasından gözyaşlarım yanağıma yavaş yavaş süzülüyordu.Arda bana bakıyordu.Bakışlarından üzgün olduğunu görebiliyordum.Gülmemi durdurmaya çalıştım ama durduramayınca hızlı adımlarla bahçeye çıktım.Kahkahamı durdurmuştum göz yaşlarımda hızlı değildi ama deli gibi akmak için an kolluyorlardı.
Kendimi okulun dışına attım ve okulun bir sokak altındaki parka gittim.Banklardan birine oturduğumda dizlerimi kendime çektim.Ağzımdan küçük bir hıçkırık kaçtığında göz yaşlarımda hıçkırığımla birlikte hızlandılar.Tam her şey güzel giderken önümüze bir uçurum çıkmıştı.Ve geçmemizin imkansız olduğu bir uçurum.Ne olucaktı şimdi?Evlenicekler miydi?Bana düğün davetiyesi mi yollıycaklardı?Birlikte çocuklarını büyütüp mutlu mesut yaşıycaklar mıydı?Düşüncelerim ağlayışımın dahada hızlanmasını sağladı.Gitmek istemese bile gitmek zorundaydı artık.Çaresizlik hissi beni içten içe bitiriyordu.Canım çok acıyordu.Birini suçlamak istiyordum ama suçlayacak kimse yoktu.Kimsenin bir suçu yoktu.Kendimi güçsüz hissediyordum öyleydimde zaten.Bu durumda nasıl güçlü olunurdu ki zaten.Hayatımda ilk defa birini seviyordum ve işler her seferinde boka dönüyordu.Yangına girdiğimde bile kendimi bu kadar çaresiz hissetmemiştim.Ata'dan yediğim tokatlar bu kadar canımı yakmamıştı sanki.Göğüsümün üstüne bir fil oturmuş gibi hissediyordum.Benimle kalmasını istiyordum ama kalamıycağını biliyordum.Ortada bir çocuk vardı.Onun çocuğu.Arda sert veya kalpsiz görünsede bir çocuğu babasız bırakıcak kadar değildi.Öyle yapmasınıda istemezdim ama benimle kalmasınıda istiyordum.Çıkmaz bir sokaktaydık sanki ama geri dönüşte yoktu.
Yanımda bir kıpırtı hissedince burnumu çektim ve kafamı kaldırıp gözlerimi sildim.Yanımda gördüğüm Emre bu halime acıyarak bakıyordu."Ne yapıyorsun burda" dediğinde güldüm ve "Çeyrek mi taksam yarım mı taksam diye düşünüyorum sen ne takıcaksın" dedim bir yandan gülüp bir yandan ağlarken.Derin bir iç çekti bana kolunu atıp beni kendine çekti ve kulağıma "Çeyrek tak" diye fısıldadığında ağlayışım biraz daha hızlandı ve "Hiç yardımcı olmuyorsun" dedim ağlayışlarımın arasından.Kollarımı beline sardım ve "Ne yapıcam şimdi Emre" diye sordum."Bilmiyorum" dedi."Hepiniz ayrı ayrı dağıldınız.Hanginizi toplasam bilemedim" dediğinde kafamı Emre'nin göğüsünden kaldırıp ve "O" dedim yutkundum ve "Nasıl?" diye sordum."Şaşkın,ne yapıcağını bilmiyor bir yandanda seni merak ediyor ama sanırım yanına gelmeye cesareti yok pek" dediğinde kaşlarımı çatıp ona baktım ve "Ne?" diye sordum."O yolladı beni" dediğinde ağlayışım dahada arttı.Emre beni tekrardan kendine çekti ve "Kızım ağlamasana lan" dedi."Ya ne yapıyım mal?Sevdiğim adamın çocuğuna hırka mı öreyim" dediğimde biraz düşündü "Tamam ağlayabilirsin" dediğinde ağlamaya devam ettim.
Yaklaşık bir saat kadar Emreyle öylece oturduk ve ben bu bir saatte hep ağladım.Buna ihtiyacım olduğunu bildiği için o da susturmadı.Derin bir nefes aldım ve kafamı kaldırıp gözlerimi sildim ve burnumu çektim.Emre bana baktığında "Daha iyi misin?Bak tişörtüm artık koyu lacivert" dedi ve mavi tişörtünde gözyaşlarım ıslattığı için koyu olan bölgeyi gösterdiğinde gülümsedim."Arda'yı bulmam lazım" dedim."Bu iyi bir fikir mi?" diye sordu tereddütle.İyi bir fikir miydi değil miydi bilmiyorum ama onunla konuşmam gerekiyordu."Onunla konuşmam gerek" dediğimde başını aşağı yukarı salladı."Nerde olabileceğini biliyor musun?" dediğimde kafasını iki yana salladı ve "Hayır ama evde değilmiş onun biliyorum.Telefonda konuştuğumda rüzgarlı bir yerde baya" dediğinde aklıma gelen yerle Emre'nin yanağından öpüp banktan kalktım ve "Sağol" diyip parktan hızla çıktım ve taksi bulabilmek için yola doğru ilerledim.
Takside kendimi ağlamamak için çok zor tutmuştum onun yanına ağlayarak gitmek istemiyordum zaten konuşurken ağlıycaktım büyük ihtimal.Taksiye parayı ödeyip taksiden indim.Büyük ağacıda geçtikten sonra uçurumun kenarında oturmuş sigarasını içen Arda'yı gördüm.Ağaca yaslandım ve dumanını üflemesini izledim.Kendimi hazır hissettiğimde gözlerimi kapattım,derin bir nefes aldım.Gözlerimi açıp yanına gidip oturdum.Sigarasından bir fırt daha aldı ve kalan dumanı üfledi.Alayla güldü ve "Bende daha ne kadar ağaca yaslanıp beni izleyeceğini düşünüyordum" dedi ama sözlerinde neşe yoktu.Her zamanki dalga geçen Arda Demir değildi.Gözlerim gözleriyle buluştuğunda gözlerim dolmaya başladı.Bunu fark etmesin diye hemen gözlerimi ondan çektim."Ne olucak şimdi" diye sordum titrek sesimle.Sigarasından uzun bir nefes aldı ve içine çekti."Bilmiyorum" dediğinde ona döndüm yerdeki sigara pakedi gözüme çarptığında elime aldım.Şaşkınca bana bakarken içinden bir tane çıkartıp dudaklarımın arasına yerleştirdim ve pakedin yanındaki çakmakla yakıp onları aldığım yere geri koydum.Sigaranın dumanını içime çektim ve kalanını dışarı üfledim."Gitmek zorunda olduğunu biliyorum" dedim ve gözlerimi kapattım.Gözlerimi kapattığımda yanağımdan iki damla yaş süzüldü "Sana kızmıyorum.Kızamamda zaten yapman gerekenin bu olduğunu biliyorum" dediğimde sesim artık titremeye başlamıştı ve gözyaşlarım daha hızlı akıyordu.Ona döndüğümde kahverengi gözlerindeki üzüntüyü yakalayabiliyordum.Gözlerini gözlerimden çekti ve uçurumun aşağısına sabitledi.Bitmiş sigarasını söndürüp uçurumdan aşağı attı."Başka çarem yok" diye fısıldadı ve bana döndü "Ama eğer olsaydı gitmezdim" dediğinde gülümsemeye çalıştım.Bu dediği bile ağlamamı durduramıyordu.Onu kaybediyordum."Onu seçmedim" dedi ve böyle düşünmemi engellemeye çalıştı.Zaten hiç böyle düşünmemiştim.O bebeğini seçiyordu.Gülümsedim ve "Biliyorum" ellerini
çeneme koydu ve baş parmağıyla yanağımdaki göz yaşlarını sildi.Yanağımı eline dayayıp gözlerimi kapattım.Gitsin istemiyordum,bitsin istemiyordum.Onsuz ne yapıcağımı bilmiyordum.Hem onsuz olup hem onu bir başkasıyla görücek olmak içimdeki çaresizliği ikiye katlıyordu.Yanağımı elinden çekip gözlerimi açtım ve elimde unuttuğum için resmen rüzgarın içtiği sigaramdan bir nefes aldım ve dumanın akciğerlerimi doldurmasına izin verdim.Alayla güldüm ve gözyaşlarımı silip "İyi yönünden bak artık şarkı söylemek zorunda kalmıycaksın" diyip ona baktığımda kaşlarını çattı."İrem,seni ölsemde onunla yalnız bırakmıycağım" dediğinde gülmek istesede gülmedim.Sigaramdaki son fırtıda çekip dumanı dışarı verdim ve sigarayı söndürüp izmaritini uçurumdan aşağı attım.Bir süre öyle sessizce oturduktan sonra "Hadi gidelim akşam olucak" dediğinde şişmiş gözlerimle ona baktım.Biraz daha onunla kalmak istiyordum."Gitmeyelim" dediğimde "Birazdan burası deli gibi esmeye başlıycak ve senin üstünde sweatten başka bir şey yok.Üşüyeceksin" dedi.O gidincede üşümiycek miydim zaten?"Üşümem" dediğimde oturduğu yerden kalktı ve "Hadi İrem kalk yoksa kucağıma almak zorunda kalıcam" dediğinde hafif tebessüm ettim."Kalalım" dediğimde derin bir nefes aldı ve bana doğru bir adım attı.Gülümsemem iyice yayılmıştı.
Beni kucağına aldığında ilk önce uçurumdan biraz uzaklaştı.Yüzünü inceleme fırsatı bulmuştum.Sakalları hafif çıkmıştı,gözlerinde bir yorgunluk vardı.Başımı göğüsüne yaslayıp kokusunu son bir kez içime çektim.Duyduğum en güzel koku buydu.Kafamı kaldırdığımda onunda bana baktığını gördüm.Ağlamak istiyordum ama ağlamıycaktım.Arabaya geldiğimizde gözlerini benden çekti,beni yere indirmeden kapıyı açtı ve beni koltuğa oturttu sonra kemeri tuttu ve üzerime eğilip kemerimi taktı.Dikkatlice onu izliyordum taktığında çok yakınımdaydı gözleri gözlerimle buluştuğunda gülümsedim.Gözleri dudaklarıma kaydı ve yutkundu.Hep öperdi normalde.Onu öpmek istemiştim belki o da istiyordur.Üzerime doğru eğildiğinde nefesimi tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNBOZAN #Wattys2021 (Tamamlandı)
Storie d'amore"Ben istediğin beyaz atlı prens olamam ama arabası olan bir ayı olabilirim" -- İrem en yakın arkadaşlarından birinin ona ve çocukluk arkadaşı Bahar'a attığı iftira yüzünden zorluklarla girdiği okulundan atılır ve okulunu değiştirmek zorunda kalır.Ye...