|SİNA'DAN|
Mahmut o izni verince izin istemeden kucaklamak istemiştim bu genç adamı. Keşke daha yakın olsaydım da sımsıkı sarılıp kokusunu içime çekseydim uzun uzun. Mahmut gibi istediğim zaman öpseydim başını, saçını yanakl... Ben bugün biraz Mahmut olmak istemiştim aslında.
O gece yaşananlar ve benim başımı Ekin'in dizine koyup çocuk gibi ağlayışım o kadar iyi gelmişti ki bana. O büyük ve biçimli parmakları sırtımı sıvazlarken o gözyaşlarını akıtmak çok iyi gelmişti. Belki hayatım boyunca o gece ağladığım kadar ağlamamıştım ve o gecenin sabahına kadar da ağlamayı sürdürmüştüm. Yakın olduğum kuzenime uzak olduğum ve onu anlayamadığım için. Ona gelip kendisi anlatacak kadar güven veremediğim için. O gece her şey o kadar üst üste gelmişti ki babamın dediklerini bile algılamamıştı beynim. Feza sadece daha çok kol kanat germek istediğim biri olmuştu o kadar.
Ve o geceden sonra evden bir adım dahi atmadım ama Ekin'in sigara içtiği saatleri bile ezberledim. O her balkona çıktığında bende onu izleyerek sigara içtim. Sapıkça algılanabilir ya da yanlış olabilirdi ama onu izleyince rahatlıyordum. Yeğenleriyle mahalleye çıkınca ve pencerenin yakınına gelip bahçedeki çiçekleri sanki çok ayıp bir şey yapıyormuş gibi kaçamak bakışlarla izlemesi fazlasıyla güzeldi ve ben gün geçtikçe onu daha çok izler olmuştum. Hatta artık elime çayımı alıp öyle izlemeye başlamış ve onun varlığıyla motive olup çizimlere gömülmüştüm bu vesileyle. Yani onun sayesinde Feza'nın yokluğunda bir kaybım olmamıştı ve şu an bu güzel adam kollarımın arasındaydı.
"Oğlum ben kapıyı açayım."
Annem önden gidip odamın kapısını açınca onunla beraber içeri girdim ve annem örtüyü kaldırdı. Annemin zoruyla çift kişilik yatak aldığıma aşırı mutlu olmuştum şu an. Sanki beraber uyuyacaktık da. Yine de rahat rahat uyusundu.
"Yavaş yavaş koy oğlum, canı acır sonra. Yorulmuş zaten yeterince."
Annelik iç güdüsüydü işte. Hele asker olduğunu öğrendikten sonra babam ağlamıştı bile. Elbetteki gözyaşlarını sakladığını düşünmüştü Maho anlatırken ama ben görmüştüm. Anlattığı her şeyde çektiği zorluklar bir bir gözümün önüne gelirken şu an yatağıma yatırdığım bu adamın her bir zerresini öpmek ve sen çok güçlüsün demek istemiştim.
"Ben mutfakta olacağım. Yemek fırındaydı oğlum."
Annem odadan çıkınca yatağın boş tarafına oturup Ekin'i izledim bir süre. Alnına düşen yumuşak kestane rengi tutamlar ve sol yanağında yer edinen iki üç tane ben. Öne doğru ok gibi uzayan kirpikler ve şu an göz kapaklarının ardına saklansa da o kirpiklerin gerisinde parlayan ışıl ışıl 'çukulat' gözler. Evet her daim soğuktu bakışları ama o bakışlara sıcaklık yayılınca ne kadar güzel olduklarına o gece şahit olmuştum.
"Bir haftadır tanıdığın adama da düşmezsin be Sina."
Sesim kulağıma erişince kıkırdadım istemsizce ve hemen ağzımı kapattım uyanmasın diye. Şöyleki pata küte düşüyordum bu yakışıklıya. Kendimi tutamayıp eğildim ve kokusunu içime çeke çeke, o mis ve ona has kokuyu sindire sindire öptüm ılık alnını ve dudaklarım yandı sandım o güzel tende.
Ben bu hallere düşecek adam mıydım? Düşmüştüm...
Öylece oturup saatlerce izleyebilirdim ben öptükten sonra dudağına sinen tebessümü. Başta uyandı sanıp korkmuştum ama değildi, uyanmamıştı. Ben onu öptüm diye tebessüm etmişti ve bunu kasıtlı yapmasa bile hoşuma gitmişti. Bir de o sol tarafta kalan minik çukur...
Gamzeni yesinlerdi adam!
Odada çok oyalandığımı fark edince hızla kalktım, çıktım ve Feza'nın odasından çıkan kardeşlerime denk geldim. Haytalar eve renk getirmişlerdi. Hoş Okan tripkolik bir ergendi ama benim Arın'ım öyle değildi. Abisinin canı ciğeriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB]
Humor[TAMAMLANDI] 🍫 Aşk, fıstıklı çukulattır. Aksini iddia eden fındıklı çukulat seviyordur. 💚Tekerlekli sandalyeye mahkum eski bir asker ve ona ilk görüşte vurulan yeni komşusu animatör. Mah-Fez & Eko-Sin çifti. Başlangıç tarihi: 18.11.2020 Bitiş t...