🍫25.Bölüm🍫

5.6K 620 357
                                    

|MAHO'DAN|

'Sizin hiç babanız öldü mü? Benim bir kere öldü kör oldum.' der Cemal Süreya. Açıkçası ben gibi babasına aşık büyümüş bir çocuk için ölümü büyük acı demekti. Evet aldığı kredi borcunu ödeyememiş, evet ödeyemeyince tefecilere bulaşmış, evet iflas etmiş, evet her şeyimizi kaybetmenin eşiğine gelmiş, evet...

Daha bir sürü evet sıralanabilirdi ama benim kocaman bir ama'm vardı. Onun adı güvendi. Onun varlığı huzurdu. Onunla gurur doluydum. Ne kadar zorluk yaşanmışsa yaşansın her anımda yanımdaydı.

O ama'm yıkılmıştı. Çünkü artık yoktu.

Bazı sabahlar daha çok hissederdim yokluğunu. En çok da gözümü açtığımda dayımı çevrede görmediysem olurdu bu. Bakmayın aramızda beş altı yaş olduğuna. O adamki olabilecek en olgun adamdı ve Güneş abla ile konuşalı ve Fezalarda yemek yiyeli beri biraz durgundu. Bunu elbetteki yemeğe değil Güneş ablaya bağlıyordum çünkü yemekten sıkıntılı ayrılmamıştı.

Lanet olsun ki sabah kalktığımda onu pencere önünde sigara içerken görmezsem saçma bir şekilde deprese oluyordum.

"Oğlum gidip ekmek alır mısın? Dayında Vakkas beyin yanındadır. Onu da al gel kahvaltıya."

Demek bakkala uğramıştı bugün dayım. Hemen yataktan çıktım ve dolabı açıp kot pantolon ve artık eylül ayının ortasına yaklaştığımız için ince uzun bir kazak çıkardım. Küresel ısınma dedikleri meret benimde feleğimi şaşırtmıştı. Bazen ayağına sandalet geçirirken çantana bot koyman gerekiyordu.

....

Bakkala yetiştiğim zaman kapısının önünde dayımla oturmuş çay içen ve sakin bir şekilde ince bıyıklarını hafif hafif oynata oynata konuşan adamı izledim. Babam değildi ama çok iyiliğini görmüştüm.

"Vakkas emmi gelirken ne gördüm biliyon mu?"

Dayımla ikisinin bakışları bana döndüğü zaman sırıttım ama tam yanlarına giderken arkamdaki "Maho!" diyen sesle duraksayıp arkamı döndüm.

Sina'yı görünce de şerefsizin vücudunu izledim. Bir insan krem rengi tişört ve lacivert bir eşofmanla yakışıklı görünebilir miydi? Bu piç yüzünden göründüğüne inanmıştım. O daha bizimkileri fark etmemiş olduğundan bana doğru adımlarken cebindeki çikolatayı çıkarıp üstüme doğru fırlattı. Anında yakaladığım zaman "Şerefsiz!" diye bağırdı.

"Ulan madem onu o kadar uzaktan tutabiliyorsun ne diye kalede o topları tutamıyordun. Kaleden kaleye gol attılar lan sana!"

"Şimdi mümin Sina kardeşim o şöyle oldu. Diğer takım bana yedi tane çikolata vaat edince bende şike yaptım size."

Duydukları ile önce gözleri şokla açıldı sonra ayağındaki krem rengi ayakkabıyı çıkarıp bana fırlattı ama ben eğilince beni teğet geçen ayakkabı dayıma ulaşıp çay bardağına çarptı ve çay bardağı tuzla buz oldu saniyeler içinde. Ben şaşkınlıktan küçük dilimi yutacak kıvamdayken Sina "Tövbestubillah!" diye bağırdı ve dayımın yanına koştu.

"Ekin iyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?" Sina bir yandan soru sorarken diğer yandan tişörtünün eteği ile dayımın yüzüne seken çay damlalarını siliyordu.

"Yemin ederim fark etmedim seni. Yanlışlıkla oldu."

Sina bu seferde dayımın önünde eğilince şöyle bir durup hareketlerini izledim. Sina birazcık tuhaf mı davranıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu? Çünkü çok abartılı bir şey yapmış gibi endişeyle bakıyordu dayımın yüzüne.

Dayım hissiz bir sesle" İyiyim ben." dediğinde Sina'nın düşen suratını da fark ettim ama ondan önce sormam gereken soru "Vakkas emmi ekmek var mı?" sorusu oldu. Ekmek önemliydi arkadaşlar. Hemde çok önemliydi. Neyse onu geçecek olursak dayım neden bu kadar soğuk yapıyordu Sina'ya?

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin