🍫53.Bölüm🍫

5.5K 579 306
                                    

🎶Medya: Perdenin Ardındakiler~Kalbinde Birileri Var

🍫 Dün on bin beş yüz dakika ağladıktan sonra bu bölümü yazdım. Şarkıyı da hepinize ithaf ediyorum, en çok da oy ve yorumlarıyla günüme neşe olanlara. Hayalet okuyuculara da 'Hayalet Sevgilim' şarkısını armağan ediyorum. Onları da seviyorum. Neyse çok konuştum bayss...

🍫Keyifli okumalarss...

|EKİN'DEN|

Verdikleri ilaçlardan mıydı bu beynimdeki uyuşukluk? Yine de şikayetçi değildim çünkü kafamın içindeki sesler dinmişti. Kafamın içindeki çığlıklar dinmişti de ya yüreğimdekiler?

Ah ki ne ah ki hatırlıyordum silah arkadaşlarımın o acı dolu çığlıklarını! Hatırlıyordum gözüme bakarken ki o çaresizliklerini, kesik kesik olsa da hatırlıyordum ve hatırladıkça kahroluyordum. Daha beter acıyordu canım.

"Yakışıklı Komutan Ekin Akkuş'un odası mı?"

Sesle beraber gözüm kapının önünde elinde bir çiçek saksısı ile duran adama kaydı. Ablam benden önce davranıp çiçeği aldığında ve adamla bir şeyler konuştuğunda bakışlarımı gündüz kuşağında oynatılan moda programına diktim. Bana komutan diye hitap eden tek bir kişi vardı ve şu an onu da ondan gelecek hiçbir şeyi de istemiyordum. Kalbim mi teklemişti, siktir edin...

"Bebeğim üstünde bir not yok ama çok hoş bir çiçek değil mi? Adını biliyorsundur sen."

Ablamın beni rahatlatan simasında gezdirdim yüzümü. Sonra gözüm elindeki çiçeğe kaydı ve istemsizce gülümsedim.

"Adı lilyum."

Anlamı aklıma gelince yutkundum.

"Sanırım özür dilemek için."

Elimle okşadım beyaz, geniş yapraklı çiçeklerden birini.

"Saf aşkın naif bir simgesi olan çiçek."

Ablamın yüzü ışıyınca başımı tekrar televizyona çevirdim.

"Sina mı gönderdi dersin?"

Adını bile anınca kalbimde hissettiğim ufak sancı yüzünden yüzümü buruşturdum. Başlardım ona da naif aşkına da. Kendisi niye gelmiyordu?

"Çok Yakışıklı Komutan Ekin Akkuş'un odası mı?"

Yine kapı ağzında dikilen farklı bir adamla gözüm tekrar kapıya kaydı. Saksıdaki mavi yapraklı orkideyi görünce "İstemiyorum çiçeklerini falan." dedim ablama hitaben. Çiçek gönderebiliyorsa kendisi de gelebilirdi. O niye gelmiyordu?

Ablam beni tınlamamıştı tabi...

Başucuma koyduğu uzun saplı çiçeğe baktığımda "Kırılan kalbi onarmak için kullanılır bu çiçek." diye fısıldadım. Bu ses tonunu ablamın duymayacağına emindim. Niye özür diliyordu peki, evlendiği için mi? Evlenirse onu öldürürdüm, piç herif!

O zaman lilyumu neden göndermişti? Sıkkın bir nefes alıp ablama diktim bakışlarımı. Gözü telefonunda bir süre kaldı ve sonra "Mahmut artık biliyor Derya olayını." dedi sakin bir sesle.

"Abla." derken sesimdeki o aciz tonu bertaraf edememiştim. Maho benimle ilgili kim bilir neler düşünmüştü? Gözünde ilahlaştırdığı dayısı kim bilir hangi pozisyondaydı onun için? Rezil olmuştum ona.

"O benim en güzel yanım bebeğim. Mahom'un tepkisinden korkma sakın. Nasıl mükemmel bir kalbi olduğunu sende biliyorsun."

Demesi kolaydı abla ama yaşayan bendim. Birinin bile sırt çevirmesi çok etkilerdi beni. Sırf bundan dolayı korkmuştum ona anlatmaktan. Yıllar boyunca homofobik olduğunu bile düşünmüştüm. Öyle olmadığını bile geçen gün öğrenmiştim. Kısaca oflayıp saçlarımı karıştırdım ve çiçekleri izlemeye başladım. Çok güzellerdi çok. Ama onun gözleri kadar değil.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin