🍫KAMU SPOTU: Aşağıda gelişen durumdan Sayın Psikiyatrist Erdem Günay'ı sorumlu tutmayınız. Kendisinin Ekin Akkuş'a seans esnasında verdiği tek şey bir bardak kahve ve biraz da kektir. Uyuşturucu madde kullanılmadan Ekin'in içindeki deli çocuk uyandırılmıştır. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyoruz. Kamu spotu finişşşş...
🍫Bu arada hesabımda paylaştığım ilk kitabım olan "SAFDERUN" u çok uzun sürer diye yayımdan kaldırmıştım. Dün yine paylaştım ve dört kurgu ile tebelleş olmayı göze aldım. Bu arada bildirim gelmez size daha önce paylaştığım için. İlgisini çeken olursa gidip bakabilir.
🍫Bugün HUNHAH'a da bölüm ister misiniz?
🍫Keyifli okumalarss...
|SİNA'DAN|
Günü dolu dolu geçirmek diye buna derdim ben. Kurban olduğum elimi sıcak sudan soğuk suya koymuyordu çok şükür. Bugün burada ikinci gece üçüncü günümdü ve benimle bebek gibi ilgileniyordu. Bunlar bacaklarını kullanmadan yaptıkları ise bacakları onunla barışık olsa yapabileceklerini düşünemiyordum bile. O kadar değerli bir şeymişim gibi davranıyordu ki bana.
"Ekinim ben duşa giriyorum. Meyve suyu var dolapta. İçersin tamam mı kurban olduğum?"
Başını elindeki kitaptan kaldırıp "Öpeyim de öyle gir sevgilim." dediğinde büyük bir coşkuyla yanına koştum ve dudağım sulu bir öpücük kaptı. Burnumu onunkine sürtüp banyoya gittiğimde güzel gülüşünü arkamda bırakmıştım.
....
Duştan çıktığımda başını masaya dayamış "Penceremin perdesini havalandıran rüzgar." diye bir şarkı tutturmuş Ekinle karşılaştım.
Öyle bir efkarla perde olmayan mutfak penceresine bakıp "Ama perde yok ki." diyerek dudak büzünce başımı havluyla kuruturken eğildim önünde.
Neden kızarmıştı yanakları bu kadar? Ya gözleri neden bu kadar bayık bakıyordu?Telaşlanmıştım...
"Bebeğim iyi misin sen?"
Sorumu "İyi misin ben?" diye cevaplayınca evin sıcaklığı mı hararet yaptı diye etrafıma baktım ve gördüğüm sürahi ile gözlerim faltaşı gibi açıldı. Üstündeki kapağı açıp içine baktığımda dibinde tek bir damla dahi olmadığını görünce "Sen bu şarabın hepsini içtin mi yavrum benim?" diyerek eğildim önünde.
Elini yaralı yanağına koyup dudaklarını titrete titrete "Sen bana vurdun, yavrumun değilim ben." dediğinde titreyen kızarmış dudaklarında gezindi bakışlarım. Bana gözleri dolu dolu bakıyordu birde.
"Vurduğum için üzüldün mü?"
"Hı hı, uff oldu çünkü. Öpersen geçer ama."
Ay Rabbim kalpten gidecektim ben. Bu ne tatlı sarhoş olmaktı böyle. Eğilip dudağımı yanağına bastırdığımda kıkırtısı doldurdu kulaklarımı. Geri çekilip ışıldayan gözlerine baktığımda "Beni gezdirir misin?" diye sordu ve ellerini anında boynuma doladı. Bana cevap hakkı bırakmamıştı bile.
Onu kucaklayıp kalçalarını desteklediğimde "Nuri Bilge Ceylan kim?" diye sordu. En son sabah uyandığımızda ona bir filminden bahsetmiştim ve şimdi onu soruyordu. Peki ya bu ses tonu ve arada başını omzumdan kaldırıp yüzüme bakmaları yok muydu, yerdim...
Onu kucağımda taşıyıp üç gündür uğramadığımız odanın kapısını açtığımda ortada gördüğüm salıncak ile aydınlanma yaşadım. Doğru ya, en son annemle babam burada inzivaya çekildiğinde annem babama zorla yaptırmıştı bu salıncağı. Ekin başını kaldırıp salıncağı görünce gözlerime bakıp "Salıncağa binelim salıncağa!" diye bağırdı. O kadar çocuksu çıkmıştı ki sesi gülmeme engel olamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB]
Humor[TAMAMLANDI] 🍫 Aşk, fıstıklı çukulattır. Aksini iddia eden fındıklı çukulat seviyordur. 💚Tekerlekli sandalyeye mahkum eski bir asker ve ona ilk görüşte vurulan yeni komşusu animatör. Mah-Fez & Eko-Sin çifti. Başlangıç tarihi: 18.11.2020 Bitiş t...