🍫29.Bölüm🍫

5.3K 598 124
                                    

|MAHO'DAN|

Neden teyzemi getirtip Fezalar'ın evinde sakladıktan sonra içimi bir huzursuzluk kaplamıştı bilmiyorum. Komutanı burdayken gelsin istememiştim teyzem çünkü ola da bir olumsuzluk olursa bu komutan yokken olsa daha iyi olurdu.

Ama var ya dayımın o ağlayışı ciğerimi dağlamıştı. Şimdi bile komutanı habire onu kolunun altına koyup saçlarından öperken gözleri doluyordu ama bu seferkinin mutluluktan olduğu belliydi. Bu da Sina'nın ne kadar doğru bir karar verdiğini gösteriyordu.

"Mahmut Cabbarcığım tuz uzatır mısın?"

Düşüncelerim Isırık Canavarı Feza Günay tarafından bölününce "Kalk kendin al zıkkım şey." diye söylenip dayımın uyarıcı bakışını görünce uzattım. Feza bana hin hin sırıttı ve konuşmak ister gibi boğazını temizledi.

"Geçen gün halı saha maçında yenilmemiz Mahmut Cabbar yüzündenmiş. Diğerleri ona yedi tane fıstıklı çikolata verince bilerek gol yemiş."

Arkadaşlar arasında konuşmalar ve bana ters ters bakmalar boy gösterince komutan burada diye ses etmediklerini anlamıştım yoksa domaltıp fan fini fon yaparlardı tek tek. Öldürücü bakışlarımı Feza'ya diktiğimde inci gibi beyaz dişlerini göstererek sırıttı ve dil çıkardı kimseye göstermeden. Ulan neden bu çocuğun içindeki şeytanı uyandırmış gibi hissediyordum.

"Mahmut bey oğlum."

Komutanın sesini duyunca panikle ayağa kalktım ve ağzım dolu dolu elimi alnıma siper edip "Emredersiniz komutanım." dedim. Masada ani hareketimle sallansa da sabit durmaya çalıştım. Kalbim durmuştu anasını satayım.

"Otursana oğlum bir şey diyecektim sadece."

"Ben böyle yemek yerim komutanım. Siz diyin diyeceğinizi."

Sesim o kadar titrek çıkıyordu ki arkadaşlar kıkır kıkır gülse de dönüp bakamıyordum. Şimdi işeyecektim altıma.

Komutan bağırarak "Yerine otur Mahmut!" diyince "Kuleuzubirabbinnas komutan ardına düştümü kaç." diye haykırıp yerime oturdum. Komutan dahil herkes bu halime gülerken ben bacak aram ıslanmış mı diye kontrol ediyordum.

"Mahmut yirmi yıldır gülmediğim kadar güldürdün beni. Allah razı olsun senden. Sabahtandır o kadar ilgilisin ki Ekin sana sahip olduğu çok şanslı."

Elimi göğsüme koyup "Eyvallah aga." dedikten sonra kırdığım potu fark ettim ve ağlayacak gibi baktım komutana. Şu an en uçta ve duvara dayalı olarak oturduğum şu masadan kalkma şansım olsaydı eğer hiç düşünmeden 'yürü ya götüm' diyerek topuklarımı götüme vura vura kaçardım.

....

Yemeğin ortalarına doğru telefonum 'Batsın bu dünya' melodisiyle çalmaya başladığında arayana baktım ve görüntülü arayanın üniversite arkadaşım Safinaz olduğunu gördüm. Masadan kalkmak için bir hamlede bulunsamda sağdan da soldan da kuşatılmıştım ve geçiş sağlayabilmek için bir sürü dağ ayısı aşmam gerekiyordu.

"Oğlum ya şu telefonu aç ya da şu zımbırtıyı kapat, ayıp!"

Telefon sonuna kadar çalıp kapandı derken tekrar çalınca Safinaz zora düşmezse böyle üst üste çaldırmaz diyerek masadakilere baktım.

"Bunu açmazsam arkadaşım beni Rus mafyasına satar. İzninizle."

Hepsi sanki müziğimin depresif ruhunu yaşatırmış gibi homurdana homurdana onayladığında aramayı cevaplandırdım ve telefonun sesi az olduğu için sesi hoparlöre verdim.

"Ben yüzükleri aldım evlenelim Maho!"

Masada çatal kaşık sesleri bile sustu Safinaz böyle söyleyince.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin