🍫11.Bölüm🍫

5.9K 655 235
                                    

|MAHO'DAN|

Var ya alıp o Feza'nın isminin baş harfini 'C' yapacaksın ve sen busun diye bağıracaksın.

Birden aklıma gelen 'ceza rep yapar çok kötü dostlar' nakaratıyla ritme ayak uydurmak için kafamı sallayacaktım ki duyduğum kapı çarpma sesiyle dayımın demin elime tutuşturduğu cigaram yere düştü. Ulan daha yakamamıştım ya!

Evimizin önünde benim gibi dikilen dayıma bir bakış attım o da duyduğum sesi duymuş mudur diye. Annemin kulağında işitme engeli olunca kendimde de aynı sorun var gibi duyduğum seslerden emin olamıyordum. Neyseki o da aynı şaşkın ifadeyle bana bakıyordu.

Sağır değildim oğlum ben.

Şimdi kapı çarpma sesinin yerini yumruklar almış ve biz öylece dinliyorduk. Feza tarafından tabiri caizse evden kovulunca hanım sultanları eve göndermiş ve aşağıda dayımla beraber kalmıştık. İşin açıkçası Feza'nın bana öyle demesi pek zoruma gitmemişti yani. Hem öküz olmanın nesi kötüydü ki? Yeryüzünde hayvanlardan daha tehlikeli insanlar varken öküz olmak nimetti benim gözümde. Üstelik af buyurun ama bana öküz denilince gülmeden edemiyordum.

Sadece bizimkiler olayı biraz dramatize etmişlerdi. Hep bu gündüz kuşağı programların suçuydu bunlar. Doktor programından Müge Anlı'ya, moda programından temizlik programına, onlar yetmedi yemek programına. İnsanın beyni bulanırdı bir kere. Bir de bunu mükellef entrikalar barındıran özetini oynattıkları dizilerle taçlandırdılar mı, of yemede yanında yat!..

Beyin bu kazan mı? Elbet patlak veriyordu bir yerde. Nenemlerde o sebeple kızmışlardı elin adamına. Evet dün akşam boynumu mahvetmişti ama bana evini açan adama da bu yapılmazdı be!

Neyse kısacası nenemleri haksız bulmuştum ama bu Feza şerefsizini tuttuğumu göstermezdi.

"Maho bu kadar ses çıkması normal mi sence?"

Dayımın endişeli yüzüne ve filtresine dayanmış olan cigarasına baktım. Ulan yine yakamadığım cigaram gelmişti aklıma gece gece! Bir ara depresyonunu yaşardım.

Ben dayıma cevap vermeye tenezzül etmiyorken Sina'nın sesi duyuldu. Aslında çok yüksek sesli değildi ama dışarıda olduğumuz için duyuyorduk işte.

"Aç kapıyı Feza. Kurban olurum aç. Özür dilerim bahsetmeyeceğim ailenden. Söz veriyorum bak, kuzen sözü. Lütfen aç Feza."

Artık meraklanmaya ve azıcık endişe etmeye başlamıştım açıkçası. Ama görünürde kimse yoktu ve dayımla yerimize direk gibi çakılmıştık.

"Maho git bak ne olduğuna."

Dayımı dinleyip adım atacakken görüş açımıza Sina girdi. Bizi fark etmemişti ve yalın ayak sokağın ortasında durmuştu. Birden sokağın ortasında yere çökünce aynı anda birbirimize baktık dayımla. İngiliz adam aksanıyla 'What the hell is going on?' diye bağırasım gelmişti ama Sina dizlerini kendine çekip ağlamaya başlayınca dayım benden önce davranıp tekerlekli sandalyesini hareket ettirdi. Bende yerdeki cigarama son bir bakış atıp Sino'nun yanına gittim. Kıyak adamdı ve ağlamasını istemiyordum.

"Sina!"

Dayım seslenmişti ben onlara yetişene kadar ama Sina başını kaldırıp bakmamıştı.

"Sina!"

Minnoş dayım keşke beni de böyle pambık şekeri yumuşaklığında çağırsaydı.

Dayım bu sefer eğilip elini Sina'nın sırtına koydu ve "Ne oldu?" diye sordu. Cevabı ise sarsılan bir omuzdu. Dayım endişeli gözlerle bana baktığı zaman on dakika içinde ne olmuş olabileceğine dair teoriler ürettim. Feza kapısını çarpıp odasına girmiş, Sina dayıma dalga geçmeyi sevdiğini söylemiş ve yirmi adımlık mesafede nenemlerin Feza ve Sina'yı karşılaştırmalarını dinlemiş ve azıcık küfre de müsamaha göstermiştik. Tabi dayım onları azarlayıp susturmuştu ama ben biliyordum ki o dedikodu kazanı şu an yukarıda fokur fokurdu. İşin kötü tarafı herkes ben yüzünden sinirlendiği halde ben sinirli değildim. Kızmayacaklarını bilsem Feza'yı savunurdum.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin