|FEZA'DAN|
Temizlik, doğallık ve yuva kokusu. Kaç yıldır uğruna tüm paralarımı verebileceğim kadar çok huzur. Bunu basit bir köy evinin hissettirmesi normal miydi?
Normalmiş...
"Sen neden burada uyursun benim oğlum."
Duyduğum sesle yerimden doğruldum ve mahcup bir şekilde tebessüm ettim.
"Sırtın acır orada senin. Bir yer yatağı yapam mı sana?"
Kadını uyandırmış ve telaşa düşürmüş olmak yeterince utandırıcı iken birde yatak mı serecekti burada? Hayatta olmazdı.
"Hayır hanımefendim iyiyim ben böyle. Lütfen rahatsız olmayın. Sadece odada rahat edemedim ve burası sessiz diye geldim."
Kadın gözlerimin içine baktıktan sonra tek kelime etmeden dışarı çıktığında başımı tekrar sert sedire koydum ve ay ışığını izledim bir süre. Dakikalar sonra elinde yorgan yastıkla gelen kadını görünce hemen yerimden doğruldum.
"Bu yorganı altına serdik mi mışıl mışıl uyursun oğlum. Hem bu yastığın kılıfını ben işlediydim. Çok rahat çok. Uğur da getirir hem."
Ben ne yapacağımı bilemez bir halde yere uzunlamasına ve iki kat serdiği yorgana bakarken o yastığı da üzerine iliştirmiş ve ince battaniyeyi köşeye koyup gülümseyerek yastığı pat patlatmıştı.
"Gel yakışıklı oğlan, gel gel."
El mahkum yatağın üzerine emanet gibi yerleştiğimde "Uzan." dedi yumuşak bir sesle. Ben iki elim önümde ne yapacağımı bilemez bir halde öylece dikilince kolumdan tutup uzanmamı sağladı. Ben yatağa girince de ince battaniyeyi alıp üzerime örttü. Allah'ım çok utanıyordum. Yaşlı kadına yük olmuştum.
"Çok teşekkür ederim efendim."
Elini saçlarıma daldırıp okşarken "Efendim deme oğlum. O ne değişik kelime öyle. Heç sevmem." diyerek biraz daha yanaştı yanıma.
Ona tebessüm edip öylece bakarken "Sen çok yaralı ve kınalı bir kuzusun benim oğlum." dedi.
Parmakları saçımın arasında yumuşak yumuşak dolanıyordu. "Ben annemi de babamı da hiç görmedim. Hep en kötüsünün anne babamı görmemek olduğunu düşünürdüm amma sonra seni çıkardı Allah karşıma."
Gözlerimi kocaman açıp ağlamamak için çabalarken "O küçük kalbinle kendine ne işkenceler etmişsindir benim oğlum." diyişiyle ilk gözyaşı döküldü gözlerimden.
"Ağla benim oğlum ağla. Amma suçlu değelsin unutma. İnsan suçlu olduğu için tek ağlamaz ya. Ben çiçekli elbiseme uygun patik bulamayınca da ağlarım." Bu dediği yüzümde tebessüm oluşturunca o yumuşacık elleriyle yüzümdeki yaşları sildi.
"Bir gün canın sıkılırsa, üzülürsen, yanında birini istersen ben burada olacağım benim oğlum. Üzme o güzel canını. Dinlensin kalbin. Mutluluğu herkes gibi sende hak ediyorsun. Ama dilerim o adam yaşamasın mutluluk neyim."
Parmakları saçlarımda dolaşırken öyle bir mayışmıştım ki son hatırladığım şey alnıma konan bir öpücük olmuştu. Belki de hayatım boyunca uyuyabileceğim en huzurlu uykunun kollarına bırakmıştım kendimi.
İyi ki vardın Nurten teyze...
....
Gözümü birbirine karışmış seslerle açtığımda odanın aydınlığından sabah olduğunu anlamıştım. Evin içinden duyulan kokular aç karnımı galeyana getirirken derin bir nefes aldım. Huzurluydum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB]
Humor[TAMAMLANDI] 🍫 Aşk, fıstıklı çukulattır. Aksini iddia eden fındıklı çukulat seviyordur. 💚Tekerlekli sandalyeye mahkum eski bir asker ve ona ilk görüşte vurulan yeni komşusu animatör. Mah-Fez & Eko-Sin çifti. Başlangıç tarihi: 18.11.2020 Bitiş t...