🍫58.Bölüm🍫

5.7K 584 327
                                    

🍫Dün yanlışlıkla 100 kelime yazdığım bölümü paylaşıp size gereksiz bir heyecan yarattığım için özür dilerim. O yüzden bölümü erkenden paylaşıp telafi ediyorum.

  🍫Size fıstıklı çukulat kıvamında bir bölüm yazmıştım ama elektrik kesilince bölüm puf oldu. Tekrar yeni bölüm yazarken dizimi döve döve, Orhan Gencebaydan 'Batsın bu dünya' dinleye dinleye atmosferi yakalamaya çalıştım.

🍫Yeni bir kitap yazma düşüncemi soran birkaç kişi olduğu için (1 kişi xkdkdk) buradan cevap vereyim efem. Evet aklımda bir kurgu var lakin bu Maho'yu bitirmeden olmaz çünkü sizlerle arayı soğutmak istemiyorum. Belli bir sirkülasyonda her gün neredeyse aynı aralıklarda bölüm veriyorum ki sizde kurguya uzak kalmayın. Öbür türlü iki kurgu ile tebelleş olursam birinden birine karşı hevesim kaçardı. Ki bu heves kaçma konusunda ne kadar üstadım bilemezsiniz.

🍫Merak etmiyorsanız da söyleyem, içimde kalmasın. Aklımda reenkarnasyon temalı, bol intika(n)mlı ve aşklı bir kurgu var. Ola da yazarsam psikopat olcem hepinize vurcem ulenn!

🍫Neysss.. sonuç olarak yazarken yorumlarınızı da baz alıp kafa patlata patlata yazıyorum her gün bölümü. Çünkü sizi seviyorum, o yüzden her gün bölüm yazmaya devamkee, yeni kurguyu unutuyorke. (şimdilik)

🍫Keyifli okumalarss...

|FEZA'DAN|

Bu çocuğun yüreğe iyi gelen bir tarafı var demiş miydim?

Şu birkaç sabahtır onun saçma sayılabilecek mesajlarıyla uyanmak ve gün içinde beni yoklamak için attığı kısa mesajları okumak o kadar iyi hissettiriyordu ki sırıtmadan edemiyordum. Güne mutlu uyanma sebebimdi bir bakıma.

Partiden sonra penceremin önünde buluşup genç aşıklar gibi uzun uzun konuşmuştuk ve beni sürekli güldürmüştü. Dedim ya yüreğe iyi gelen bir tarafı var diye. Üstelik onu her öptüğümde gözümün içine içine işleyen o lacivert bakışları yok muydu, içim huzur doluyordu.

Tabu oyunu oynarken de kulağına "Seni nefessiz kalana kadar öpeceğim, yeterki kazan." demiştim ve banyoda öpe öpe sömürmüştüm o güzel dudakları. Çikolatayı yeni yediği içinde dilim ağzının içini talan ederken daha bir tatlı gelmişti gözüme. Hoş bir on dakika öpüşmemize rağmen ben son verdiğimde "Ama nefesim kesilmedi ki yine yapalım." demişti. Gözüme bu aralar fazlasıyla iştah açıcı ve tatlı geliyordu ve bunun için yapabileceğim bir şey yoktu.

Bilmiyorum ama onun ilgisinin merkezinde olmak çok hoşuma gidiyordu. Öbür flörtlerim gibi sürekli bir şeyler isteyen ya da sadece kendini düşünen biri değildi. İstemediğim bir şey olursa gayet de güzel geri çekiliyor, kısacası beni sıkmıyordu. Kendimi zorunda hissetmemek en güzeliydi bence. Önemli olan da içten gelmesi değil miydi hem?

Ben onu sevmeye alışıyordum...

Bana 'k' harfini bastıra bastıra 'Fıstıkım' derken mutlu oluyordum. Evde pişirdiği yemeği, tatlıyı vesaireyi sevip sevmediğimi öğrendikten sonra Duru vasıtasıyla bana göndermesini seviyordum. Gönderdiğinde her tabağının üstünde bir tane Antep fıstığı da oluyordu muhakkak. Bazen Antep fıstığı sayısı iki üç oluyordu ve öyle zamanlarda anında telefonuma bakıyordum çünkü bana şarkı göndermiş oluyordu ya da bir fotoğrafını. Bir nevi böyle anlaşıyorduk biz ve evin içinde dolanırken bile dudağıma yapışmış gibi duran bir tebessüm muhakkak vardı. Hatta dişimi fırçalamak isterken bile bu gülüşü yakalayıp çoğu zaman vazgeçiyordum fırçalamaktan. Yüreğime iyi geldiği kadar beynime de iyi geliyordu.

Gözümün içine baka baka "Mahmutlar da sever ulan!" diye bağırdığı zaman onun kalbinin hükümdarı gibi hissediyordum kendimi. Cumhuriyetle yönetilen ülkede saltanatımı sürdürmek nasıl güzeldi bilemezsiniz.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin