🍫68. Bölüm🍫

5.7K 533 404
                                    

🍫Geçen bölüm, bölümün Ekin'den olacağını belirtmemişim, dalgındım azcık sorry.

🍫Bir açıklama yapmak mecburiyetindeyim canlar. Ben bu kitabın karakter tanıtımını yaparken dört isim verdim size, ki bu şu demek oluyordu benim nezdimde: Bu dört karakter kitabımın başrolü. Yani kitaba adını veren canımın içi Mahom olsa da ben dördüne de eşit ölçüde yer vereceğim. Hatta ilerleyen bölümlerde kimi zaman iki üç bölüm MahFez çiftini yazacağım kimi zaman üç dört bölüm EkoSin'e yer vereceğim. Lütfen hepsini eşit ölçüde sevin. Çünkü bende sizi eşit ölçüde seviyorum. Kitapta sadece MahFez çiftine yer verseydim eminim herkes ikinci çifte (EkoSin) ayrı kitap isterdi favorim onlar diyerek. Beni de anlayın guzular, hepsinizi ama hepsinizi öpüyorum.

🍫Dün attığınız mesajlarla da bir kez daha ne kadar doğru bir karar aldığımı anladım bu platformda olarak. Günüme moral oldunuz. Çok teşekkür ederim her birinize. Hayat devam ediyor..

🍫Keyifli okumalarss...

|EKİN'DEN|

[İKİ HAFTA SONRA]

Özlemiştim şerefsizi ama hem abisinin düğünü hemde yapması gereken Japon çizim işi yüzünden çok rahatsız edemiyordum onu. Benim gün içi çok boşluğum oluyordu ama o çok yoğundu. Böylesi bir durumda onu rahatsız etmek bencillik olurdu zannımca.

Okuduğum şiir kitabını kenara bırakırken ablam Türk kahveleri ile içeri girdi. Birini bana uzatıp yanımdaki boşluğa iliştiğinde "Necip Fazıl Kısakürek 'Beklenen' şiirinin ilk kıtasında 'Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, seni beklediğim kadar.' der. Belki şu an Sina da seni öyle bekliyordur. Yoğun falan diyorsun ama hiç değilse mesaj atabilirsin. Buna zamanı vardır bence." diyerek gülümsedi ve yanağımı okşadı.

Gözleriyle yanımdaki telefonu gösterdiğinde kısa bir an ablama kararsızca baksamda telefonu elime alıp numarasına tıkladım. Mesaja kısaca "Seni özledim sevgilim." yazdıktan sonra kenara koydum.

"Kafanın içindeki sesler ne alemde bebeğim? İlaçlar iyi geliyor mu?"

İşin özü yanımda Sina ya da Şimal varken çok ama çok az oluyor hatta bazen yok oluyordu sesler. Onların olmadığı zamanlarda da Maho bir an olsun yalnız bırakmıyor ve rahatsız olduğumu hissettiği her an şebeklikler yapıp güldürüyordu beni. Onlar sayesinde ilaca çok fazla ihtiyaç duymuyordum elzem durumlar haricinde. Zira o ilaçlar başta beynim olmak üzere her bir zerremi uyuşturuyordu.

"Pek rahatsız etmiyor abla, merak etme."

Tam kahvemden bir yudum daha alacakken çalan kapı ile ablamla göz göze geldik. Bu çalışın kime ait olduğunu ikimiz de biliyorduk. Ablam bana göz kırpıp aşağı indiğinde üzerimdeki bordo örgü kazağa baktım ve duruşumu düzelttim biraz.

Odaya "Hanimiş beni özleyen kurban olduğum." diyerek giriş yapan adamıma büyük bir tebessümle bakıp kahvemi sehpanın üzerine koyduğumda doğrudan kollarını açtı bana. Bende onun gibi kollarımı açtığımda gülümseyerek gelip yanıma oturdu.

Kollarını etrafıma doladığında "Kurban olsunlar kurban." diye diye öpmeye başladı boynumu. Kokumu da içine çekip burnunu sürttüğünde gıdıklanıp geri çekildim ve gözlerinin içine bakıp kızarmış burnunun ucunu öptüm.

"Hoş geldin sevgilim bey."

Büyük bir sırıtışla "Hoş buldum canına yandığım bey." dediğinde güldüm ve yanıma sokulunca ona yasladım kendimi.

"İşinden alıkoymadım seni değil mi?"

"Alıkoymadın tabi. Bugün gelecektim zaten yanına. Malum bir mesaj bile yazmayınca merak etmiyorsundur sandım ama çoook özlemiştim."

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin