🍫27.Bölüm🍫

5.3K 649 168
                                    

|SİNA'DAN|

Ne yapıp ne edip Ekin'i bir saat daha oyalamam gerekti çünkü Maho daha ayarlayamamıştı her şeyi tam olarak. Ekin'i bu yorgunlukla botaniğe de götüremezdim. Üstelik birazdan karşılaşacağı insanların karşısına bir eşofman ile çıkmasını da istemiyordum ama onu kıyafet almaya nasıl ikna edebilirdim işte o konuda bir fikrim yoktu çünkü bir hamburger olayında bile ne kadar abartılı tepki verdiğini hatırlıyordum. Kalkıp da sana doğum günü hediyesi alacağım yiğidim, sende ses etmeyeceksin diyemezdim.

"Sina daha bekleyecek miyiz?" diye soran çukulat gözlüye baktım ama ses çıkaramadım. Bir süre benimle bakıştıktan sonra kafasını öne eğdi. "Madem gitmiyoruz ben sana bir şey anlatmak istiyorum." Şaşırdım ama belli etmeden dinliyorum der gibi eğildim öne. Amacım göz göze gelmekti ama onda tık yoktu.

"Deniz şehit olduğunda--" Yutkunup bana kısa bir bakış attı. "O şehit olduğunda Güneş iki aylık hamileymiş." Bakışları önümüzdeki park alanına döndü ve sıkkın bir nefes aldı. "Deniz bir çocuğu bile olacağını öğrenmeden şehit olmuş ve ---" Sesi titreyince duraksadı ve toparlar gibi olunca devam etti. "Güneş bana dedi ki kızım üç aylık ve Güneş de hastaymış." Bakışlarını doğrudan bana çevirdiğinde o gözlerde parlayan yaşları da acıyı da gördüm ama tek kelime etmedim ki içindeki irini boşaltsın. "Güneş çocuğunu bana emanet etti Sina. Anne babası varken onu benim gibi yarım bir ins---"

O böyleyken daha fazla konuşmasına izin veremeyeceğimden kollarımı sardım etrafına. Başını omzuma yaslayıp saçlarını okşadım gayriihtiyari. O omzumda kısık bir sesle ağlarken ben kokusunu doya doya çektim içime. Hiç acımasındı canı hiç.

"Sakın bir daha kendine yarım deme!"

Elleri gömleğimin iki yanını sıkıca tuttu ve rahatlaması umuduyla saçlarını okşamaya devam ettim. Ne desem boş olacakmış gibi hissediyor ve öylece sakinleşmesini bekliyordum. Sahi ne denirdi ki?

"Canım çok yanıyor asker. O kadar tatlı ki Şimal görmen lazım."

Bahsettiği kişi Güneş'in kızı olmalıydı. O kadar çaresizdi ki sesi ne yapacağımı kestiremiyordum. Kim bilir ne umarak anlatmıştı bana da ben böyle aptal aptal duruyordum.

Dakikalar sonra kollarını benden ayırdığında o ıslak kahvelere baktım ama o benimle göz göze gelmemek için her tarafa baktı ve eliyle sildi kurumuş gözyaşlarından kalan izi. "Oh biraz rahatladım." dedi bitap bir sesle ve gülümsemeye zorladı kendini.

"Annem moral bozukluğuna alışveriş iyi gelir der. Gitsek mi?"

Allah'ım bu aptallık için al canımı. Ne biçim soru bu hay ben kendimin...

"Olur gidelim."

"Ekin saçma konuştum far---" Ne dediğini anlayınca gözlerimi kocaman açtım ve bana gülümseyerek bakan Ekin'e baktım. "K-Kabul mü ettin sen komutanım?" Başını sallayınca onu öpüp öpüp koklamamak için zor tuttum kendimi. Zaten duş almıştı tedaviden sonra. O temizlik kokan her zerresini öpüp koklasam sonra sımsıkı sarılsam...

Bu adam bana hiç iyi gelmiyordu.

....

Büyük alışveriş merkezlerinde Ekin'e de zorluk çıkacağı için her zaman uğradığım küçük mağazaya gittik.

"Sina sen uğrar mıydın buraya ya."

Erkan abinin elini sıktım ve güldüm. O ben söylemeden yanımdaki Ekin'e de selam verip hal hatır sorduğunda ne kadar iyi bir karar verdiğimi anladım.

"Şimdi abi şu yanımdaki yakışıklı beyin morali bozuk da biz onun için alışveriş etmeye geldilk."

Ekin gözlerini kocaman açıp bana baksa da Erkan abi anında sandalyesine asılıp onu benden uzaklaştırdı ve bir şeyler göstermeye başladı. Bende hevesle köşedeki kanepeye çöktüm ve ikiliyi izledim. Ekin anlatılanlara gülüp bir yandan da verilenleri önüne tutarken Erkan abi hararetle anlatıyordu bir şeyleri. Dakikalar sonra kabine Erkan abinin zoruyla girip onun yardımıyla giyinmeyi kabul ettiğinde kanepede geriye doğru yaslandım ve dışarı baktım. Bu vesileyle her zamanki midyecimi kapının önünden geçerken gördüm. Büyük ihtimal akşam satışı için gidiyordu ama fena açıkmıştım ve birkaç tane yesem iyi olurdu.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin