🍫56.Bölüm🍫

5.4K 574 209
                                    

🍫KEYİFLİ OKUMALARSS...

|EKO-SİN'DEN|

Kapıyı açmamla yalın ayak koşmam bir oldu sokağa. Bir yanım az önce sokak lambasının altında gördüğüm bedenin bir göz yanılsaması olmasını istiyordu çünkü bu yağmurda o kadar ıslanmasın istiyordum ama bir diğer yanım, sol yanım, vardı ki O olsun istiyordu. O olsun ki içine saklasın onu. Korusun onu her şeyden.

Ve oradaydı yüreği...

Ayağının altında ezildikçe ses çıkaran yaprakların hışırtısı vardı. Adımlarına ivme kazandırınca yalınayak olduğu için ayağı kaydı ıslak olan yapraklar yüzünden. Tam düşecekken çakan şimşek ve akabindeki gök gürültüsü ile Ekinle göz göze geldi ve dengesini sağlayamayıp yerle buluştu.

Düşmenin yaratacağı etkiyi azaltmaya uğraşırken sargılı elini sert bir şekilde yere koydu. Hissettiği keskin acı ile yüzü gölgede kalan Ekin'e baktı ve daha çok ıslanmasına engel olmak için toparlandı. Koşar adım koştu yanına "Ekin!" diye bağırarak. Çok telaşlanmıştı, hastalanamazdı.

"Nasıl ıslanmışsın öyle." diye söylenirken Ekin'i kucaklamaya çalıştı. Bu hareketine karşılık onu itekleyen Ekin, Sina ile beraber düştü sandalyesinden. Sina onun düştüğünü görünce kendi düşüşünü umursamayıp kalktı tekrardan.

"Kurban olduğum içeri geçelim. Sonra istediğini yap, söz!"

Tekrar kucaklamak isteyince yine onu iteklemeye çalıştı Ekin. Bu sefer hazırlıklı olan Sina ellerini tuttu ve onu iteklemesini engelledi çok da büyük bir çaba sarf etmeden.

"Bana dokunma!" diye bağıran Ekin onu mengene gibi sıkmış pençelerden kurtulmak için debelenmeye başladı.

Tutuşunu bir an olsun hafifletmeyen Sina onu sakinleştirmeye çalışırken Ekin üst üste "Bırak, bırak, bırak!" diye bağırmaya başladı.

"Ekin sakin ol kurban olduğum."

Sina çaresizdi dil dökerken çünkü her saniye daha hırçın oluyordu yari. Ne yapacağını bilemez bir halde kolları arasında debelenen yüze bakarken artık o da sırılsıklam olmuştu.

"Bırak beni!"

Sina onu itmeye çalışan bedeni azami bir kuvvet gösterip sakinleştirmeye çalışırken yerde ıslanan pembe karanfili fark etti. Bu onun gönderdiği karanfil miydi?

Ekin'i tutuşu bir an için hafifledi ve bu fırsattan yararlanan Ekin göğsünü yumruklamaya başladı Sina'nın. Sina dikkatini dağıtan çiçekten dolayı göğsüne yediği yumrukları bile hissetmiyordu. Nihayet silkelenip kendine geldiğinde Ekin'i kolları arasına aldı beklemeden.

Ekin ondan kurtulmaya çalışırken "Çiçek--" diye fısıldadı Sina Ekin'in kulağına doğru. "Çiçeğin hâlâ yanında." Sina kolları arasında bir an duraksayan bedeni daha iyi kucaklamak için yere çöktü ve Ekin'i sımsıkı sardı yağmurdan korumak istercesine.

"Sana kurban olurum ben."

Artık debelenmekten vazgeçen Ekin onu saran kollara iyice sokulup başını Sina'nın boyun girintisine bastırdı. Saniyeler sonra da sesli sesli ağlamaya başladı. Artık kaldıracak takati de isteği de kalmamıştı hiçbir şeyi. Ne olacaksa olsundu ama Sina ile olsundu. Yeterdi!..

Sina dahası mümkünmüş gibi sardı Ekin'i ve düşerken altında kalan bacaklarını düzeltti bir yandan. Canı acımasındı, kıyamazdı.

Ekin gibi sesli ağlamasa da onunda yağmura karışan gözyaşları vardı ve ağzı açılıp açılıp kapanıyordu ne diyeceğini bilemediği için. Görüş alanını bulandıran yağmur sularını ve yaşlarını tek eliyle sildikçe ona sokulan bedenin ıslak saçlarına sımsıcak öpücükler konduruyor ve rahatlaması için dualar ediyordu.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin