🍫57.Bölüm🍫

5.8K 613 270
                                    

🍫Size bir masal anlatacağım arkadaşlar, iyi dinleyin. Bir varmış bir yokmuş ülkenin birinde tüm maraton koşularını hep birincilikle bitiren bir atlet yaşarmış. Bu atlet yalnızlığına iyi gelsin diye bir kaplumbağa almış kendine. Sonra bir gün can sıkıntısından kaplumbağası ile koşu yarışına girmiş ve bitiş çizgisini geçtiği zaman bir de bakmış kaplumbağa daha başlangıç noktasında. Bitiş çizgisinden seslenmiş kaplumbağasına "Hey EkoSin, neden bu kadar yavaşsın?" diye. Adı EkoSin olan kaplumbağa durur mu yapıştırmış cevabı: "Herkes sen gibi hızlı mı MahFez?"

🍫İşte bu hikayenin kaplumbağası olan Ekin ve Sina'yı yazarken sizleri zıvanadan çıkarıyor olabilirim yavaşlık yüzünden. Bunun için sorry. Umarım mesaj yerine ulaşmıştır, her yorumunuzu sıkılmadan, gocunmadan, dikkate alarak okuyorum ve eleştiriye her zaman açığım.

🍫Keyifli okumalarss...

|EKİN'DEN|

Dünü toprağa gömmezsen yarınlar çiçek açmaz derler. Çiçekleri çok sevdiğim için gömdün bende dünlerimi toprağa. Gömdüm ki benimde yüreğimde çiçek açsın, yarınlara bende umutla bakayım. Birileri bana da 'aşk olsun' desinler ve o aşk Sina olsun, benim olsun.

Öyle de gülsün ki kırık kalbime iyi gelsin. Kırgın olsam da rafa kaldırmıştım artık geçmişimi. Bu kararı vermek bile çok zor olmuştu benim için. O yağmurun altında geçirdiğim onca saatte düşündüğüm tek şey Sina olmuştu. O partiden çıkan her beden cinsiyet ayırmaksızın gözüme batmıştı. Biseksüeldi piç.

Güveniyor muydum? Henüz hayır. Ama insan en çok yapmadıkları için pişman olurmuş dedikleri için yaptım. Pişman olsam bile içimde ukde kalmayacaktı. Hem zaten içimde kırılmaya müsait pek bir parça olduğunu sanmıyordum. Hani bu anne çeyizinden kalma bakır taslar, tepsiler olur da aldıkları her darbede biraz daha ömür katarlar ya ömürlerine, bende öyleydim ama yamuk bir tas ya da tepsiydim. Kısacası eksiktim ve bu adamın beni tamamlanmasına ihtiyacım vardı. İyi miydi kötü müydü bilmiyorum ama onun yanındayken bir nebze olsun rahatlıyordum. Tabi karşımda pantolonunu çıkarmıyor olsaydı.

Pantolon üstünden sıyrıldıkça gözlerimi yummamak ya da başımı çevirmemekle mücadele ediyordum. Ondan soyunmasını ben istemiştim, güya utancımı azaltacağını umarak. Ama hiç de öyle olmamış aksine muzip bakışlarına maruz kalmıştım. Kendine güvendiği belliydi ve işimi zorlaştıran asıl detay buydu. Herkesin gözü ondaydı. Ya onun gözü ne kadar kalacaktı bende? Bir gün, bir hafta, bir ay, hevesini alana kadar?..

Bacaklarından aşağı sıyrılan pantolonla ıslak olan baksırına kaydı gözüm. Gözlerim istemsizce orada oyalanınca yalandan öksürdü ve bakışlarım anında muzip muzip ışıldayan yeşillerine döndü. Benim gözlerim ağlamaktan yanıyorken o gözlerin yeşilini ilkbaharmış gibi koruması ne güzeldi. Ömrüme bahar gelmişti.

"Hâlâ çirkinsin." desem de dibim düşmüştü tabiri caizse taş gibi olan kaslı vücudu karşısında. Benimde bir zamanlar öyleydi demek için ağzımı açsam da bakışlarını yakalayıp "Çirkin şey." diye yineledim ve başımı çevirdim.

Gülüşü tekrar kulaklarımda yankılanırken dibime kadar geldiğini fark etmeyip "Ekin." dediğinde ani bir şekilde başımı çevirmiş ve doğrudan göğsüyle bakışmıştım.

"Söyledim mi bilmiyorum ama sana kurban olurum."

Sanki içinde uzun zamandır biriktiriyormuş da hepsini bugüne saklamıştı bu 'kurban olurum'ların. Çemkirsem bile hoşuma gidiyordu, yalan yok.

"Affettin mi beni?"

Geceden beri kısık tuttuğu sesiyle sorduğu soruya karşılık başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin