|MAHO'DAN|
Eve doğru yürürken iflahımı siktikleri için anneme tutuna tutuna yürüyordum. Gözümü öyle bir morartmışlardı ki mutfaktan fıstıklı çikolatalarım yerine söz tepsilerini almıştım. Onlara kalmıştı fıstıklı çukulatlar. Ama olsundu artık bu tepsi benimdi. İnşallah evde kalırdı kızları.
"Abla siz eve geçin biz Maho ile kıraathaneye gidelim biraz. Daha erken hem."
Annem bana üzgün üzgün bakıp morarmış gözümü öptüğünde şerefsizim ağlamamak için zor tutmuştum kendimi. Çünkü iki numaralı kayınço aday adayının da adayı götüme tekme atmıştı. Herkes ne istiyordu bugün götümden?
Annemleri köşebaşında bırakıp dayımla beraber yürümeye başladık. Normalde tekerlekli sandalyesine dokunulmasından nefret ederdi ama bu gece o da halime acımış olacak sandalye manuel olsa bile onu itmeme müsaade etmişti. Nihayet kıraathaneye girdiğimizde tanıdık tüm başlar bize dönmüş ve hepsi dayımı tek tek selamlayıp benim yüzümü görünce hal hatır sormuş, evdeki karılarına üretecek dedikodu malzemesi toplamaya başlamışlardı.
"Mahmut, Ekin gelin buradayız."
Evet sayın seyirciler dayıma 'Ekin' ismini veren sevgili anam o doğduğunda köyde hasat zamanı olduğu ve buğdaylar bol ekin verdiği için adını 'Ekin' koymuş ama sıra kendi oğluna gelince takvim yaprağına bakmış ve bu da bonus olsun diye şak diye Cabbar ismini de eklemiş sonuna. Neymiş efendim kendi ismiyle uyumlu olsun istemiş. Kendisinin ismi Melike Canselmiş de baş harfler uyumlu olsunmuş. Şimdi size sorarım ahali 'c' harfiyle yazılacak tonla güzel isim varken neden Cabbar? Anam diyor ki harf sayıları da uyumlu olsun istedim.
"Ulan Maho saçlarına asker tıraşı yapınca iyice hıyara benzemişsin. Askerlik yaramamış sana."
Aynaya bakınca görüntüm beni de tatmin etmiyordu ama hıyar da değildim hani. Olsam olsam patates olurdum onda da tatlı patates. Bir kere gamzem vardı lan! Hem sağda hem solda. Allah için dayımdan aldığım tek ve en güzel yanımdı. Hoş dayım bunu herkese sergilemezdi ama gamzeleri gamzeydi hani. Ulan gece gece gamzeler gelmişti aklıma.
"Kerem benim daha önce Gamze diye bir sevgilim oldu mu?"
Kerem bana bir süre boş boş baktı ve gazozundan bir yudum alıp okey taşlarını üst üste dizdi.
"Sen önce daha önce sevgilim oldu mu, diye sor sonra düşünürüz Gamze'yi?"
"Tüh! Olaydı iyiydi be. Ne güzel caka satardım gamzelerimden bile daha güzelsin Gamze diye. Sonra bir düşerdi de o düşüş yatakta son bulurdu lan!"
Dayım kafama bir şaplak atarken Kerem kıkırdıyordu aptallığıma.Vedat da masaya geldiğinde dörtlü tamamlanmış ve okey sefamız başlamıştı.
....
"Gençler ben gideyim yengeniz kızmadan. Sahi Mahmudo sen bu gece kız istemede değil miydin lan? Ne arıyorsun burada"
Vay anasını, iki saatlik okeyden sonra fark etmişti canım Vedat arkadaşım bunu. Ufak bir göz devirsem de dayım girmişti araya.
"Evde sakat baktıracak kızımız yok dediler Vedat."
Yumruklarımı sıkıp ters ters baktım dayıma. Bakışlarındaki umursamaz tavrın gece yatağa girene kadar etkili olduğunu biliyordum çünkü aynı odada kalıyorduk ve o gizli gizli ağladığını düşünüp burnunu çekerken her şeye şahit olan bendim. Canını çok acıtıyorlardı ve ben buna dayanamıyordum. Tıpkı bu akşam evdeki dört adamın ecdadını cima ettiğim gibi. Elim armut toplamamıştı elbet. Size göre döşü kıllı, hıyar kılıklı bir kelaynak ve söylemeden geçemicem gamzeli olduğum için oturup dayak yedim sayılmış olabilirdi ama Gamzeli Maho olaraktan haşat etmiştim onları. Ben ki bir zamanlar düşmanına kök söktüren Ekin Akkuş'un yeğeniydim. Heheyt be!
Vedat omzumu sıktı destek olurcasına. "Yarın gideceğim bir okul olmasa ve Efe huysuzluk yapmasa kalırdım ama evde Efe'yi okulda da on beş tane birbirinden yaramaz öğrenciyi zapt etmek çok yoruyor çok." diyerekten çıktı kıraathaneden. Ardından üzgün üzgün bakıp anaokul öğretmeni olmak senin neyine diye düşünürken Kerem de ayaklanmıştı.
"Maho, Ekin bende kalkayım abiler. Yarın nöbetim var ve dünde bugünde hiç uyumadım. Sende üzülme Maho, sana kız mı yok?"
Kerem sandalyeye astığı ince ceketi alıp giyerken bir gözü hâlâ dayımdaydı. Bense onu fark edip kaş göz etmiş ve dediğimi anlayıp tek söz etmeden gitmişti. Konuyu uzatmaya gerek yoktu. Üzülürdü dayım.
"Kaldık biz bize Rodi."
"Kalmayalım birbirimize Maho. Git ve kur yuvanı, yaşa hayatını. Ben sakat, annen sağır, kardeşin lösemi. Söylesene sıkılmıyor musun bizden?"
Of be dayı of!!
"Birincisi annem işitme cihazıyla gayet net duyuyor. İkincisi kardeşim lösemiyi zor da olsa atlattı. Üçüncüsü sen sakat olmayı kendin seçiyorsun çünkü doktor isterse yürüyebilir dedi ve dördüncüsü benim acil bir cigara yakmam gerek be dayı. Ateşlesene bir tane."
Girdiğim ciddi konuşma ile kaşları yaylanan dayım cigara lafını duyunca kaşlarını çatsa da "Peki öyle olsun. Eve giderken içeriz beraber." dedi pes edermiş gibi. Hoş o bakışlar nerden çıktı bu sigara sevdası demiyorsa ben de bir şey bilmiyordum ya, neyse. Hepsi Eskici amcanın suçuydu, ne yapayım?
...
"Maho on saattir yakamadın lan şu sigarayı."
"Ama dayı ben sigarayı ağzıma koyup çakmağı yaklaştırınca sigara kaçıyor ondan. Benim suçum ne?"
"Yakmaya çalışırken konuştuğun için olabilir mi gerizekalı! Eğil de bu seferlik ben yakayım. Sakın ağzını hareket ettirme!"
Sigarayı ağzıma koyup dudaklarımı iyice büzdüm ve öpecek gibi yaklaştırdım dayıma. Yüzünü buruştursa da çakmağı yaktı ve tam sigaramı yakarken duyduğum korna sesiyle farların ışığına kaydı gözlerim. Biz hangi ara yolun ortasına girmiştik la?
Far tutulmuş tavşan gibi dikilmeyi bırakıp hareket ettiğimde dayımı kenara çekmeyi akıl etmiştim ama araba sola doğru direksiyonu kırarken götüm nasiplenmişti kırmızı arabadan. Kısa ama çok kısa bir an bir şey olmadı diye telkin ettim kendimi ama sonra;
"Ay anam götüm kırıldı! Yetişin komşular yetişin! Götüm! Götüm kırıldı!"
Ben feryat figan bağırırken dayım hipnoz olmuş gibi beni izliyordu. Büyük ihtimal senin gibi yeğenim olması için ne günah işlemiş olabilirim diye düşünüyordu.
"İyi misiniz beyefendi?"
Arabadan inen genç adamın telaşlı sesi ve yanındaki kalasın endişeli bakışları ile elimi götüme attım.
"Götümü kırdınız götümü!" diye haykırıp ağlamaya başladım. Zaten geceden beri doluydum her şeye. Bu ufak şey tuz biber olmuş ve bana da ağlamak için gün doğmuştu. Tabi beni yaka paça kucaklayıp hastaneye götürecekleri aklımın ucundan bile geçmemişti.
Bana iyi misin, diye soran çocuğun dayıma da bir şeyler söyleyip arabaya yönlendirdiğini fark edince dayım çok kızmasın diye kendimi yalancıktan bayılttım ama kafam beton zemine sert bir şekilde çarpınca ciddi anlamda bayıldım. Beynim olsa beyin kanamasından korkardım. Çok şükür bir şey olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB]
Humor[TAMAMLANDI] 🍫 Aşk, fıstıklı çukulattır. Aksini iddia eden fındıklı çukulat seviyordur. 💚Tekerlekli sandalyeye mahkum eski bir asker ve ona ilk görüşte vurulan yeni komşusu animatör. Mah-Fez & Eko-Sin çifti. Başlangıç tarihi: 18.11.2020 Bitiş t...