🍫67. Bölüm🍫

5.9K 607 436
                                    

🎶Perdenin Ardındakiler / Bu Şehir Bugün Sensiz

🕊️Medyadaki şarkı Renginim için. Senin olmadığın her şehir gri...

🍫Keyifli okumalarss....

|SİNA'DAN|

"Ekom ben acıktım."

Çizimimden ayırdığı gözleri anında bana dönerken "Ama yeni kahvaltı etmedik mi?" diye sordu.

Ben sana açtım sana, Ekom benim.

Maholar alışveriş merkezine gittikten sonra annem aramıştı. İki saat boyunca tutturmuştu Melike bize gelsin arkadaşlığını çok sevdim diye. Bunu reddeder sanmıştım Melike abla ama ona sorduğum zaman hevesli bir şekilde "Bilmem ki olur herhalde." demişti.

Annemle telefondan görüştüklerini, birbirlerine tarifler verdiklerini ve uzun uzun hısım akrabanın dedikodusunu yaptıklarını biliyordum. Şimdi de düğün hazırlıkları olacak diye tutturmuştu gelsin yanımda olsun diye. Neymiş efendim gelin tarafı çok kalabalık olacakmış da yalnız kalmasınmış. Melike de onun kardeşi gibiymiş.

Neyse sonuç olarak şu an bizim evdeydik ve Arın'ın kırmızı arabalı yatağında -Benim odam üst kattaydı ve Ekin merdivenleri çıkarken kötü hissetmesin istemiştim- yan yana oturmuş çizim yapıyorduk. Aslında benim yaptığım animatik çizimleri o renklendiriyor ve hepsinin gözlerini yeşil yapıyordu. Sırf bu sebepten acıktım demiştim ya, ama ona...

"İstersen gidip yemek yiyebilirsin. Beklerim ben seni burada."

Gözüme tebessüm ederek bakıp tekrar çizime döndüğünde animasyonun kıyafetini de turuncu yaptı. Şu an üzerimdeki kazağın kiremit rengi olması dışında sorun yoktu elbette. Onu izlemediğimi düşünmüş olacak pantolonuma göz ucuyla baktığında gözüm siyahı seçen eline gitti ve pantolonu siyah yaptı tıpkı üzerimdeki siyah kot pantolon gibi. Ayağındaki ayakkabıya geçtiği zaman dudaklarını yalayıp önce onu izleyen bana baktı sonra ayağımdaki ev terliğine baktı ve onu da koyu gri yaptı. Bana 'beni öp' diye subliminal mesaj vermiyorsa bende bir şey bilmiyordum.

"Kurban olduğum." diyerek ona yanaştığımda  "Hmmm." dedi ağzının içinde. Biraz daha yanaşıp yine "Kurban olduğum." dediğimde bu sefer daha uzun soluklu bir "Hmmmmm." çıktı ağzından. Ulan senin ağzını yüzünü yerdim ya...

"Açım ben Eko. Hemde çok açım."

Ona yanaştığımı daha yeni fark etmiş gibi yapışık olan bedenlerimize baktı ve "Bende git ye dedim sevgilim bey. Burası senin evin ben mi kalkıp getireyim?" diyerek gözlerimin içine baktı.

Artık nasıl baktıysam kısa bir süre sonra elini yanağıma koyup okşayarak "Çok mu açsın?" diye sordu. Allah affetsin artık kimse beni tutamazdı. Dudağımı az önce onun yaptığı gibi yaladım ve üzerine eğildim hafiften.

"Ben açım ama dudaklarına."

Aramızdaki mesafeyi azaltmadan gözlerinin içine, o yürek yakan çukulatlarına baktım. Artık öyle yoğun bakıyorlardı ki içim sıcacık oluyordu.

"Öpmezsem ne olur?" derken eli kazağımın eteğine gitmişti. Ben ağzımı açıp bir şey diyecekken de eli kazağımın altından süzülüp aTletime dokunmuştu. Arada kumaş parçası bile olsa elinin sıcaklığını hissetmiştim.

"Öpmezsem ne olur dedim."

Sorusunu tekrar edince el mahkum cevap verdim:

"Seninle tedaviye gelmem bu haft---"

Eli atletimi de aşıp çıplak göğsüme dokunduğunda içim titredi. Ne oluyordu bana amına koyim bu ufacık dokunuşla.

Kendine gel Sina Günay sadece eli karnında dolaşıyor.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin