🍫44.Bölüm🍫

5.2K 644 196
                                    

|FEZA'DAN|

"Fırçala Feza dişini, fırçala!"

Banyonun kapısı çalınınca elimdeki fırçayla kalakaldım.

"Feza yola çıkıyoruz. Gel hadi."

Mahmut Cabbar'a "Şimdi geliyorum." diyerek son bir kez fırçayı gezdirdim dişlerimde. Ona çok şey borçluydum ve buna en çok dün gece kuzenimle ilgilenince karar vermiştim. Ama tek sebep bu değildi. Mesela eskisi gibi garez duymuyordum gülen insanlara ya da eskisinden daha çok gülüyordum. Kabul etmek istemesem de bunu en çok Mahmut'a borçluydum. Sonuçta o da dertsiz tasasız bir insan değildi. Ki bunu da aile yaşantısına istemeden de olsa dahil olarak tescillemiştim. Demek insan hayatın tüm kötülüğüne rağmen bir nebzede olsa iyi kalabiliyordu. Herkes ben değildi yani..

....

Çantamı arabaya yerleştirip büyük bir mutlulukla sarıldım Nurten teyzeye. Bana o kadar iyi gelmişti ki şu birkaç gün, anlatamazdım.

"Allahaısmarladık Nurten teyze."

Keşke benim de sen gibi nenem olsaydı. Hep sarılırdım ona hep.

"Yolunuz açık olsun kuzum benim. Hep gelin emi, benim oğlum."

Gülümseyerek başımı salladığımda alnımı öpüp geri çekildi ve elinde tuttuğu poşeti bana uzattı. Ona 'bu ne' dercesine baktığım zaman "Kendin bakarsın sonra kuzum." dedi ve tekrar sarıldı. Onun karşısında daha çok mahcup olacaktım hissediyordum. O kadar sıcaktı ki...

Ayten teyze ile de vedalaşıp küçük kutuya koyduğu minik kavanozları aldım. Farklı farklı reçeller, yeşil zaytinler, çökelek...

"Ne zahmet ettiniz teyzeciğim." dediğim zaman Ayten teyze de beni öpüp "De hayde uğurlar ola." dedi ve Nurten teyzeye sarılarak el sallamaya başladı bana. Kutuyu bagaja koyarken bahçeden hoplayıp zıplayarak çıkan Mahmut'u gördüm.

"Uyy benum nenem sultanlarum benum! Ben ne etcem sizsuz da. Lo ben size kurban, lo ben siye heyran."

Ayten nene güldü. "Karadenizli mi oldun Maho öküzü?" Maho kahkaha atarken "Bu öküz size kurban ola!" diyerek koştu ve ikisine aynı anda sarıldı. Bu haline gülerken iki nenesini de kendiyle zıplatmaya başladı. Manyaktı bu çocuk!

Bagajı kapatıp arabaya binecekken de Ekin'e sarılan Fuatla göz göze geldim. Bir süre izledi beni ve kısa bir baş selamı verip Ekin'i yanağından öptüğü zaman kalakaldım. Öpmesi beni büsbütün şaşırtmışken bir de nispet yapıyormuş gibi durması saçmaydı. Gidip amacın ne diye sorardım ama beni geren bir durum yoktu. Sina ile bu durumu henüz konuşmaya fırsat bulamamıştım ama büyük ihtimal Ekin'e duygularını açmıştı ve sonucunda burnundan olmuştu. Aklıma burnundan akan kan gelince istemsizce ekşidi yüzüm. Cidden yazık olmuştu. Demek en hetero adama çatmıştı.

Benim kuzenim ilişkileri sürdürme konusunda şerefsiz olsa bile ilişki sürdürdüğü insanları kırdığını görmemiştim. Ayrılsa bile bunu gönül kıracak şekilde yapmazdı. Acaba Ekin'i bu kadar zıvanadan çıkartacak ne yapmıştı da bu haldeydi şimdi? Yüzü sirke satıyordu şu an ve onunla geçireceğim birkaç saat yolculuk bile şimdiden geriyordu beni. İşte tamda bundan korkuyordum. Aslında tam olarak bundan değildi ama sonucunda her türlü üzülecekti ikisi de. Şimdi olan arkadaşlıklarına olmuştu. Neyseki Maho dayısını baz alıp sırt çevirmemişti bize yoksa canım çok sıkılırdı mahallede.

....

Arabayı süren Maho olduğu için sürekli olarak makas atıp duruyordu ve her önümüze geçtiğinde dikiz aynasından sırıtık sırıtık bakıyordu bana. Arabadan yayılan yoğun halay müziği sesiyle istemsizce gülüyordum. Çünkü Elena ile köyde de çok halay çekmişlerdi ve Elena bana 'şemmame' müziğine aşık olduğunu söylemişti. O yüzden şaşırmıyordum bu hallerine. Deli deliyi çekerdi sonuçta.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin