🍫31.Bölüm🍫

5.3K 627 419
                                    

|FEZA'DAN|

Şahit olduğum kaosta şu an için gözümün tek gördüğü duvardaki kandı. O kanı gördükçe kanımın donmasına engel olamıyordum.
Her şey nasıl olmuştu öyle bir anda?

Peki biz neden kalkıp gitmiyorduk ve koltuğa gömmüşler gibi kıpırtısız oturuyorduk?

Gözüm kuzenime kaydığında yüzündeki kanın çekildiğini gördüm. Zaten beyaz olan teni iyice kirece dönmüştü ve yaklaşık bir saattir olduğu gibi gözü Ekin'in kanı kurumuş elindeydi. Bakışlarımı ondan çekip yerdeki döşemeye baktığımda Mahmut'un kan olmuş pantolonu gözümün önünde canlandığı için yüzümü buruşturdum. Kim bilir o ne haldeydi?

Melike Hanım içeri elinde küçük bir leğenle ve ufak bir kutuyla girdiğinde bakışlarımı ona çevirdim. Doğrudan Ekin'in yanında diz çöküp kanı kurumuş ellerini avuçları arasına alıp öptüğünde içim titredi sebepsizce. Sanki canı yanan bendim.

Peki bu Ekin ne yaşamıştı Derya ablasıyla da şimdi bu durumdaydı? Babam kadar kötü müydü Derya ablası?

Bu sefer gözlerim gözleri kan çanağına dönmüş Ekin'e kaydığında içim kıyılır gibi hissettim ve dişimi fırçalama isteği doldu içime. Her kötü an bana o adamı hatırlatıyordu çünkü.

"Sina oğlum Maho'yu bir arar mısın? Yanında Elena ile çıktı. Bu saat oldu eve gelmedi."

Melike hanımın yorgun sesiyle onu duymayan kuzenimi dürttüm ve gözümün içine mal mal bakınca ondan hayır gelmeyeceğini anlayarak telefonumu cebimden çıkardım. Mahmut'un ismini bulunca aramaya koydum ve evin içinde 'Batsın bu dünya' melodisi yankılanınca boş bulunup irkildim bir an.

Mahmut'un telefonu evde bıraktığını anlayınca da telefonu kapattım ve Melike hanımın gözlerine üzgün üzgün baktım. Melike hanım bir umut eline telefonu alıp sanırım o kızı aradığında kızın da telefonunun sesi düşük desibelde yankılandı evde. Melike hanım kalkıp evin içinde dolana dolana telefonu bulduğunda elinde kızın çantasıyla içeri girdi.

"Bu iki aptal telefonsuz, parasız çıkmışlar evden."

Sesini kızgın çıkarmaya çalışsa da korku dolu çıkmış ve bir tek ben ona baktığım için bana yöneltmişti bu sözleri. Bir eli göğsünde tekrar oturmuştu Ekin'in önünde ve yaralı elleri avuçları arasına alıp tekrar tekrar öpmüştü. Sonra leğendeki ıslak bezi alıp yavaş yavaş silmeye başlamıştı kurumuş kanı.

"Yetişkin adam Mahmut. Endişelenmeyin Melike hanım." dedim kadının titreyen elini fark edince. Başka ne denirdi ki?

"Ruhu çocuk onun ruhu. O tokadı atmayacaktım ona."

Melike hanım akan yaşı kazağının ucuyla silince içim burkuldu ama ağzımı açıp da tek kelime edemedim. Çünkü bende o tokadı atma taraftarı değildim.

....

Saatler birbirini kovalayıp akşam geceye evrilirken ve dışarıda daha şiddetli bir yağmur boy göstermişken biz öylece oturmuş bekliyorduk. Sina biraz toparlanmış olduğu için Melike hanımın ağlayışına kayıtsız kalamamış ve yanına gidip sımsıkı sarılmıştı ona. Sonra da aklına yeni gelmiş gibi "Ben onları aramaya çıkıyorum." demişti. Bizden ziyade Ekin'e söyler gibi.

Ben bu neden daha önce aklıma gelmedi diye düşünürken açılan kapı ile yine irkilmiştim. Mahmut ve arkadaşı içeri sırılsıklam girdikleri zaman tepki veremeyip öylece bakakalmıştık felaket halde duran ikiliye. Mahmut'un sol yanağındaki belirgin parmak izlerinin yanında ağlamaktan şişmiş gözleri ve kızın saçından akan sularla ondan daha beter kızarıklıkta olan gözleri o kadar kötü gösteriyordu ki ikisini. İkisi de anlaşmış gibi Ekin'in önünde oturup af dileyecek pozisyona girdiklerinde öylece baktım onlara.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin