🍫21.Bölüm🍫

5.7K 642 267
                                    

|MAHO'DAN|

İki gündür beynim aşure kazanı gibiydi. Aşure demişken özlemiştim len. Anam hâlâ hır gür çıkarıp çok korktuğunu söylese de videolardan gördüğüm kadarıyla çok eğlenmiştik. Hoş Feza nasıl hissediyordu bilmiyorum ama ben çok mesuttum. Onu görsem sorardım ama ne o ne Sina etrafta görünmüyordu. Hem bugün kız kardeşim ile alışverişe gidecektik. O kadar heyecanlıydı ki alacağı şeyler için onu mutlu etmek için her şeyi yapacaktım.

"Abişim gidelim mi?"

"Gidelim abisinin gülü."

Onunla yürümeye başladığımız zaman aklımda beş gün sonraki doğum günü vardı. Hayır benim gibi mükemmel yakışıklı ve soyadım gibi tek taş olan adamın değildi, dayımındı. Üstelik uzun süredir kutlamıyor olduğunu varsayarsak onun için çok güzel bir sürpriz yapmak istiyordum. Ama her şey istemekle sınırlı değildi işte. Biraz saksıyı çalıştırmak gerekiyordu ve benim saksı işlevsizdi.

"Vakkas amcacım!" Kardeşim bağırınca yerimden zıpladım Allah çarpsın. O Vakkas Amca ile hasret giderip dururken ben hâlâ ne yapacağımı düşüyordum.

"Mahmut iyi misin oğul? Çok düşünceli gördüm seni."

"Vakkas emmi şeyken şey olup şey olduğundan şey ettiğim için şey çıktı."

Benim kurduğum cümlenin değil Türkçede hiçbir dilde karşılığı yoktu. Adam bana alık alık bakmakta haklıydı. Bende ayna olsa kendime öyle bakardım. "Neyse Vakkas emmi dönüşte uğrarım yanına."

...

Ayaklarıma kara sular, gözlerime yaşlar, yoluma taşlar sayın okuyucular. Kız kardeşimin pembik külotlu çorabı için on bir mağazaya uğramıştık ve ancak beğenmişti. Şimdi evin sokağından dönerken dilimi çıkarmamak için zor tutuyordum kendimi. Sahi aldığı defter etiketi için bile üç kırtasiye gezmiştik değil mi? Abi olmak çok zordu çok.

"Anne, dayı, Berra abla."

Duru'nun söylediği son isimle 'Oh my gosh' bakışları attım kapı önüne çıkarılan masanın etrafında oturan ahaliye. Ama bu kız dayıma olmazdı. Olmazdı çünkü... Çünküsünü hatırlamıyordum lan!

"Mahmut merhaba. Bir ziyaret edeyim dedim, buradan geçiyordum da."

"Hoş geldin, hoş geldin de niye geldin?"

Annem ve dayım bana uyarı dolu bakışlar atarken arka taraflarda duyduğum gülüşme sesleriyle arkamı döndüm. Sina ve Feza arkaları bize dönük bir şeylere bakıp üst üste kahkaha atıyor ve bensiz güldükleri için bende gıcık kapıyordum.

"Neye gülüyonuz len o kadar?"

Yüksek çıkmayan sesim yüzümden beni duymamışlardı ve Sina bir elini siyah kargo pantolonun cebine koyarken diğeriyle saçına dokunmuştu. Oğlum saçlarını kesmişti len o! Hoş arkadan bile yakışıklı duruyordu çünkü üzerine tam oturan kolsuz beyaz tişörtü ve siyah kargo pantolonu cuk oturmuştu. Feza ise giydiği mavi kotun üzerine geçirdiği ince kapüşonlu ile ondan bir tık rüküştü. Tamam kabul, moda programı izliyordum vesselam.

"Şşşt size söylüyorum Sina, Feza."

Bu sefer duymuş olacaklar ben yerden taş alıp onlara fırlatacakken bana baktılar ve elimde tuttuğum kocaman taşla göz göze geldiler önce.

"Maho o taşı yavaş yavaş yerine koy. Şeytan doldurur, tövbe tövbe."

"Sina abi saçını kesmişsin."

Duru koşa koşa Sina'nın yanına gidince o da eğildi kardeşimle aynı boya gelmek için. "Bir tane prensese söz vermiştim de ondan kestim." Duru ona sarılınca hemen karşılık verdi ve kardeşim "Çok yakışıklı olmuşsun çok!" diye bağırdı.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin