|SİNA'DAN|
"Katiyen bu yağmurda eve gitmenize izin vermiyorum, iki adımda olsa mahvolursunuz. Saat gecenin üçü olmuş, oturun oturduğunuz yerde!"
Kutu gibi evin hangi köşesinde kalacaktık ayıptır söylemesi. Üstelik Ekin o kadar yorgundu ki kıyamıyordum onu böyle görmeye ve biz burada olduğumuz sürece yatmayacak gibi de duruyordu. Bunu ona yapmaya hakkımız yoktu.
"Buraya bir yer yatağı sererim. Dört arkadaş uyursunuz birlikte. Elena da Mahmut'un odasında kalır bu gece. Uyuyakalmıştır zaten zavallı kuzum. O kadar yağmur yedi."
Demek burada beraber uyuyacaktık. Gözüm Feza'ya kayınca onun kafasını Maho ile tokuşturmuş ayakta uyuyor olduğunu gördüm. Aslında Maho'ya feci sinirliydim ama o da berbat durumdaydı ve yaşadığı şey kolay değildi elbet. Her ne kadar aklımdan çıkaramadığım tek görüntü Ekin'in duvarda yankı yapan yumrukları olsa da ona da yazık olmuştu.
"Peki o zaman kalalım bari."
Melike abla onay alır almaz yatağı düzenleme işine girişince bende Ekin'in yanına gittim. Nasıl da kötü duruyordu öyle. Kurban olurdum.
"Ekin lavaboya falan gitmek ister misin ya da üstünü değiştirmek."
Kızarmış çukulat gözlerini bana dikip kollarını bebek gibi iki yana açtığında gülümsedim ve bir elimi dizinden öbürünü belinden geçirip kucakladım onu. Bedenini anında vücuduma yaslayınca titrek bir nefes aldım ve onu daha çok bastırdım kendime. Melike abla ile kapıda karşılaşınca "Kıyafetleri de ilaçları da banyoda kirli sepetin kapağının üstünde." dedi sanki Ekin uyuyormuş da uyanmasından korkuyormuş gibi kısık sesle. Gülümseyip onu başımla onayladım. O da çok kötü duruyordu.
....
Banyoya girdiğimiz zaman onu kucağımdan indirdim ve o metal aparata tutunduğu zaman çıkmak için kapıya yöneldim.
"Gitme."
Evet da sayın okuyucular beynim ne güzel dalga geçiyordu benimle böyle. Tam kapıdan çıkmıştım ki yine aynı ses kulağıma dolunca anında Ekin'e döndüm gözlerimi kısarak.
"Giyinmeme yardımcı olur musun?"
Senin o kısık, güçsüz sesine kurban olurdum ben. Nasıl da yorgundu öyle. Ve yardım mı istemişti benden. Seni yaradana kurban olurdum ben.
"Tabiki yardım ederim Ekin. Kıyafetlerini alıp geleyim."
Köşedeki kirli sepetin üstünde duran eşofman altını ve kazağı aldıktan sonra Ekin'in önüne geçtim. Derin bir nefes verip belinden tuttum ve gömleği sıyırdım üstünden. Başını boynuma yasladığı zaman bir an duraksadım büyük bir kalp çarpıntısı ile. Kokusunu istemsizce içime çekerken elimi tişörtünün eteğine attığımda omzumda duran ellerini boynuma doladı. Elim öylece tişörtünün eteğinde kalakalırken "Çok acıttı." diye soludu boynuma sıcak nefesini üfleyerek. "Seni en çok sevdiğin yaralıyor, doğruymuş."
Kolları daha sıkı dolandığında boynuma, şaşkınlığımdan sıyrılıp kolumun birini beline ötekini de saçına attım ve onu iyice bastırdım kendime.
"Çok acıyor Sina."
Ağlamaklı sesi kulağıma dolunca bende başımı boyun girintisine dayadım ve kokusunu içime çekerken saçlarını okşamaya başladım rahatlatır umuduyla. Hep diyordum ama kurban olurdum.
"Sen acıyla olgunlaşmış bir adamsın. Bu kadarı sana koymasın be komutan! Hem Maho çok pişman, görmedin mi?"
Sıcak gözyaşları boynumu ıslatmaya başlayınca banyo aynasından kendi kan oturmuş gözlerime baktım ve daha çok sardım onu varlığımı hissetsin diye. Ona kurban olurdum. O gözyaşlarına da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB]
Humor[TAMAMLANDI] 🍫 Aşk, fıstıklı çukulattır. Aksini iddia eden fındıklı çukulat seviyordur. 💚Tekerlekli sandalyeye mahkum eski bir asker ve ona ilk görüşte vurulan yeni komşusu animatör. Mah-Fez & Eko-Sin çifti. Başlangıç tarihi: 18.11.2020 Bitiş t...