🍫15.Bölüm🍫

5.7K 667 147
                                    

|SİNA'DAN|

Annemler çıkarken Maho içeri girmişti.

"Ben geldim ağalarım. Aaa dayı sende uyanmışsın."

Maho neşeyle gülüp açık kapıyı örterken "Babanızdan çok korkuyorum Sino ha." diyip elini göğsüne koydu. "Allah çarpsın sırtıma 'seni sevdim çocuk' diyerek vurunca ruhumu orada teslim edeceğim sandım." Kapıdan ayrılıp içeri girerken elindeki poşetin içine baktı. "Dayı terapistin aradı ve bu egzersiz programını evde uygulayın dedi." Bulduğu kitapçığı havada salladı. "Bir de şey dedi terapistin, durumun iyiye gidiyormuş ve bunu bir ara kutlamak istiyormuş." Maho bir an duraksadı ve hin hin sırıttı. "Baş başa kutlamak istiyormuş."

Oturduğum yerde rahatsız rahatsız kıpırdanıp Maho'ya kötü kötü baktım ve sinirlendiğim için ani bir hamleyle ayağa kalktım. "Ben kahve yapıyorum içen var mı? Maho hariç." Hepsi bana şaşkın şaşkın bakınca suratımı ekşittim. "Maho camımızı kırdı bizim o yüzden." Ne mükemmel bir bahaneydi böyle. Şimdi üçü de 'mal mısın' bakışları atıyordu bana.

"Ben kahve içerim aslında, zahmet olmayacaksa. Belki uykum açılır biraz."

Sana kurban olsun kahveler. Tabiki yapardım...

"Bana da latte yapar mısın kuzen? Biraz krema da ekle."
Onu da başımla onaylayınca "Sormayacaksın biliyorum amma içmem zaten sağ ol. Anam evde portakal suyu verir bana. Senin sidikli kahvene kalmadık çok şükür." dedi Maho. Çok üzgün görünüyordu ama bu durum sadece bir saniye kadar sürmüş ve Feza'ya telefonda bir şey gösterip gülmüştü. Bu çocuk cidden kinmiş, nefretmiş nedir bilmeyen bir çocuktu. Üstelik Feza'nın da gösterilen şeye gülmesi beni mutlu etmişti.

"Siz neye gülüyorsunuz öyle bakayım?" diye sorunca Maho bana üzgün bir bakış atıp "Söylemeyeceğiz değil mi Feza?" diye dürtükledi kuzenimi. Kuzenim bana bakıp tebessüm ettikten sonra omuz silkti.

"Sen benimle bir mutfağa gelsene Maho."

"Hayatta gelmem, küsüm sana."

"Fıstıklı çuk---"

Maho ışık hızında dibimde bitti ve elini boynuma atıp "Benim canım kankilettom." diye haykırıp yanağıma sulu bir öpücük kondurdu.

"Kankilettom nedir Maho? O nasıl iğrenç bir iltifattır, midem kalktı. Yürü mutfağa!"

Götüne bir tane geçirince karşılaştığımız ilk akşamki gibi "Götüm kırıldı. Ay götüm!" diye bağırdı ve Ekin "Mal çocuk!" derken kahkaha atarak girdik mutfağa. Onunda güldüğü sesinden belliydi ve bu durum beni de çok mutlu etmişti.

...

"Eee Maho dayın fizik tedavi görüyor demek. Kim bu terapist?"

Maho çikolatasından kocaman bir ısırık alıp verdiğim sütü köpürtürken "Sen Berra'yı mı diyorsun?" diye bir soru yöneltti. Demek adı Berraydı. Sadece başımı salladım usulca.

"Yoksa sen--" Maho sütü bırakıp bana baktı ve işaret parmağını bana doğrulttu. "Sakın bana..."

Korkmalı mıydım? Çok mu açık etmiştim kendimi? Stresten dudağımı kemirdim...

"Sende mi Berra'ya boş değilsin?"

Ulan Maho ben Berra'yı tanımıyordum bile. O ise çoktan sırıtmaya başlamış ve sütü köpürtürken "Güzel kız Allah için ama yaşı büyük. Ama tam dayıma göre." demişti. Ona ekmek bıçağı batıracak kadar sinirli olduğumu fark etmeden "Dayıma bir başka bakıyor." diye ekleyip mutlulukla iç çekmişti. "Ama dayım hiç ilgilenmiyor bile onunla."

İşte buna sevinirdim. Canım Ekin, aferin böyle böyle yüz vermeyecektin can kurban. Yine de kazığı sağlam çakmak lazımdı.

"Nerden biliyorsun dayının pas vermediğini Maho?"

"Ben dayımın kaç tane donu olduğunu ve şimdi hangisini giydiğini, dün hangisini çıkardığını ve annemin kurutmak için hangisini astığını bile biliyorum. Bunu mu bilemeyeceğim."

Maho bana bakıp güldüğünde Ekin'e bu kadar yakın olduğu için bir tane çakasım geldi ama kendine gel o adamın yeğeniydi diyen iç sesimle toparladım.

"Eğer sende Berra'ya boş değilsen kızı ikinizden de uzaklaştırmam gerek. Çünkü ben arkadaş olalım istiyorum ve o kadın aranızı bozar, bunu istemem."

İşte şimdi alnını öpebilirdim Maho. Öyle de yaptım ve gülüp kahvelere sütü ekledi. O çıkarken bir çikolata alıp arkasından çıktım mutfaktan.

...

"Kahve içtim ama açım ben. Maho eve mi gitsek artık?"

"Olmaz Rodi, annem biz geç gelince Nurhayat teyzeye gitmiş ve orada kalacakmış bu gece. Ben anahtarı evde unuttuğum için Keremler'e gideriz dedim."

Ekin'in yüzü düşmüştü.

"İyi o halde kalkalım. Kerem uyumadan gidelim."

Bu Kerem de kimdi? Gitmesinlerdi ama, istemiyordum.

"Ekin yorulmasın isterseniz. Bu gece burada kalın. Hem sabah eve gitmeniz kolay olur. Hem yapması gereken egzersizler yok muydu? Siz oraya gidene kadar geç olur ve yapamaz."

Bunu Feza mı söylemişti?

Hepimiz ona şaşkın şaşkın bakıyorduk ve bir sessizlik hakim olmuştu eve. Kimseden çıt çıkmıyor ve birbirimize değişik bakışlar atıyorduk. Biz ne yapıyorduk lan? Aynı anda gülmeye başladığımızda ilk toparlanan kimsenin tahmin edemeyeceği Mahmut olmuştu.

"Yemek sipariş etsek mi? Dayım hamburger aşığıdır. Madem aç, bu gece istediğini yeme özgürlüğüne sahip olsun, annemden saklarız Rodim."

Feza ayağa kalkıp tuvalete giderken "Bende yerim, yengeme ayıp olmasın diye balığı tırtıkladım ama hiç aram yok." dedi. Mahmutta istediğini belli edince bana baktılar.

"O zaman sipariş ediyorum dördümüze. Ekin sana büyük menü isteteceğim, madem çok seviyorsun."

Romantiktim de...

Hiç hayır demeyip başını eğdiği zaman bunu utanınca yaptığını idrak ettim ve gülümsedim. Kesinlikle sana ulaşmalıydım Ekin. Hemde tez zamanda ulaşmalıydım. Fazlasıyla etkiliyordun beni ve bu bana hiç iyi gelmiyordu. Üstelik hetero olduğun gün gibi ortadayken kendi kuyumu kendim kazıyor gibi hissediyordum. İçimden bir ses ağzına sıçtın Sina Günay diyordu ama bu güzel adam içinse olsundu.

Onu kazanmalıydım...

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin