🍫20.Bölüm🍫

5.7K 660 171
                                    

|SİNA'DAN|

Yemeği yedikten sonra biraz da benim zorumla mahalledeki parka gitmiş ve Duru ve Melike abla önde yürürken geriden takip etmiştik onları. Fark ettiğim detay Ekin'in çiçekleri çok sevdiğiydi. Gördüğü her çiçeğe dönüp bakıyor ve bir süre duraksadıktan sonra devam ediyordu. Mevsim sonbahar olmak üzereydi ve çiçeklerin çoğu solacağı için üzülmüştüm.

"Ne düşünüyorsun Sina?"

Daldığım düşüncelerden sıyrıldım ve Ekin'e baktım. "Sadece çiçekleri düşünüyordum." Gözlerinde gördüğüm parıltı ile gülümsedi. "Bende çok severim."

Biliyordum kurban olduğum biliyordum.

"Bir gün kocaman bahçesi olan bir evim olursa her tarafına çiçek ekerim. Biraz kadın hayali gibi hatta bu düşüncemi paylaştığım bazı insanlar alay bile etti. Ben yine de çok seviyorum. Gün boyu çiçekleri izlesem sıkılmam herhalde."

Bu tatlı heyecanına tebessüm ettim. Bir yanım yavaş yavaş açılıyor derken" Sende sever misin?" diye sordu, çocuksu çıkmıştı sesi.

En çok seni çiçeklere aşık adam demek istesem de "Güzel kokan her şeyi severim." dedim. Çünkü sen de çok güzel kokuyorsun.

"Türkiye'de çok denk geldiğim bir çiçek olmasa da en çok nilüfer çiçeğini seviyorum. Lotus çiçeği de deniyor ve genelde sulak arazilerde görülen bir çiçek. En yaygınları da Hint lotusu ve Amerikan lotusu. En çok hangi yönünü seviyorum biliyor musun? Kendi kendini temizleyen bir mekanizması olmasını ve bu sebeple dünyadaki en temiz çiçeklerin başında yer almasını. Bazen keşke benimde zihnimi temizleyecek böyle bir mekanizmam olsa da lotus gibi saflığı, temizliği, sonsuzluğu temsil etsem diyorum. Ama sonra gerçeklik dank ediyor kafama. Olmaz Ekin diyorum olmaz. Sen bunu hak ettin."

Güzel giden konuşmanın sonunu öyle bağlayınca o ilerlese bile ben duraksadım ve bunu fark etmiş olacak durup arkasına baktı. Bende ellerimi cebime koydum.

"Neyi hak ediyormuşsun tam olarak Ekin?"

Gözlerimi kısa bir süre süzüp umduğunu bulamamış olacak "Boş ver." dedi ve ben ağzımı açmadan çevirdi bakışlarını. Adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim.

"Hak ettiğini düşündüğün ne bilmiyorum ama bazı şeyler takdiri ilahidir ve kişinin bunda suçu yoktur. Tek suç bu konuda suçlu olduğumuzu düşünen aptal kafamızdır."

"Adım bile Ekin benim ne ekersem onu biçiyorum. Gönlüm lotus ama ekilen zakkum."

Zakkumun cehennem çiçeği olduğunu, zehirli olduğunu hatta 'zıkkım' kelimesinin ondan türediğini biliyordum. Biliyordum bilmesine de Ekin'in kendini neden bu kadar suçladığını anlamıyordum. Sadece şu an sımsıkı sarılmak ve yüzünün her bir tarafını öperken "Kendini suçlama." demek isterdim.

...

Parktan elimizde içeceklerle, bir dolu çekirdekle geldiğimiz zaman Melike abla "Siz burada oturup çitleyin çekirdekleri sabah temizlerim." dediğinde gösterdiği küçük alana geçip dizimin biraz üstü hizada biten beton parçasına oturdum ve Ekin de sandalyesi ile yanıma yanaşınca içeceği alıp ona uzattım. Parktaki o konuşmamızdan beri sessizliğe gömülmüştü ve bu durum beni huzursuz ediyordu.

"Eee komutan yok mu komik askerlik anın? Maho'nun dayısına yakışır özellikte olsun lütfen."

Avucuna koyduğum çekirdeği kucağına koyup ilkini çitlerken onu izlemeye koyuldum. Gözleri karşıya dalmış ve ağzına aldığı minik çekirdeği çitleyip kabuğunu önüne koymuştu. Şerefsizim o gün boyu çiçek izlerken sıkılmıyorsa bende onu çekirdek çitlerken izlemekten sıkılmazdım.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin