🍫45.Bölüm🍫

5.5K 588 350
                                    

|MAHO'DAN|

Kalbim hiç bu kadar hızlı atmamıştı daha önce ve...

Feza'yı döndürmeyi bıraktığım zaman elim hemen belimi buldu.

"Ay belim belim!"

Ve daha önce belim hiç bu kadar ağrımamıştı.

"Aptal mısın Mahmut Cabbar sen? Büyümeyecek misin hiç? Ağrıdı bak belin."

Belimin ağrısını unutup kızgın ama aynı zamanda endişeli görünen Feza'nın yüzüne baktım. Yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Ay benim elma şekerim!..

Kızarmış yanaklarında bir süre gezindi gözlerim.

"Ben büyümemiş olabilirim de bu aralar içimde büyüyen bir şeyler var ve sadece zihnim uyanıkken değil uykudayken bile o şey büyüyor içimde. Başka büyüyen bir şeyde var da, ayıp..."

Gözlerim pembe dudaklarına kayınca 'Ah pembiş dudaklar!' dememek için zor tuttum kendimi. Aklıma sabahki rüyam gelince yutkundum. Ona dair ondan izinsiz böyle müstehcen rüyalar görmek hoş değildi ama bilinçaltıma söz geçiremiyordum. Bunun için sonra özür dilerdim. O da bu kadar seksi olmasaydı.

"Konuşsana Mahmut Cabbar! Aptal aptal dikiliyoruz. Kafan yerinde mi senin? Sırıtıp duruyorsun!"

Uy ben senin o konuşurken büzüşen pembiş dudaklarına, cevap beklerken kısılan Antep fıstığımsı gözlerine kurban olurdum götüne şaplak attığımın!

Göt demişken size de söylemem gerekir ki çok aşırı fena bir şekilde güzeldi götü. Şimdi izin vereydi de bir kez sıkaydım ya. Uf anam uf!..

Sahi anam bir erkeği sevdiğimi bilse ne olurdu? Yine götüme terlik yerdim herhal. Ne derse desin ben sözüme ve kalbime sadık kalacaktım. Aşıktım ulan aşıktım...

Düşüncelerden sıyrıldım ani bir kararla ve "Şey Feza ben galib--" diye konuşmaya başlayacaktım ki önümde kimse olmadığını fark ettim. Gözüm benzinliğin ön kısmına kaydığında onun arabasına biniyor olduğunu gördüm. Sanki soru sormuştu ama dinlememişti demek pembiş dudaklım..

Olsundu bana çukulat almıştı. Hemi de üç tane.

....

Yolun ilk yarısında yüksek sesle dinlediğim müziği ikinci yarıda açasım gelmemişti. Elena'nın arka koltukta uzanmış kulaklığını takmış Temel Reis izlediğini bildiğimden dudağımı dişim arasında bir süre kıstırıp dışarıyı izleyen dayımı - daha doğrusu Fezalar'ın arabasına bakıyordu- izledim ve ilgisini çekmek için "Ah ah!" dedim. "Ah bir dayım olaydı da azıcık konuşaydı ah!"

Dayımın durgun bakışları anında benimkileri bulurken "Konuşasım yok be Maho." dedi bezgin bir sesle. Görende osbir çekerken biri işini yarım bıraktı sanacaktı.

"Fuat abi beyimize gelince gülersin bize gelince anca surat." dedim gıcık bir sesle. Bakışları anında sertleşirken "Senin o imanı sikerim Maho!" dedi sıktığı dişlerinin arasından. Bu ani çıkışı karşısında şaşırmıştım. Bir de ayıptır söylemesi de ben neyi ima etmiştim la? Biri bana söylesin lütfen, bazen beynim duruyordu da. Ama havalıydım ha, bir şeyleri ima edebildiğime göre.

"Maho--" Gözlerim anında dayıma kaydı. "Çıkıştığım için özür dilerim." Dayımı hiç bu kadar karmakarışık görmemiştim ve istemsizce burulmuştu içim. İyi de ben kırılmamıştım ki ona. Onun benim ponçilişk, conçilişk dayımdı.

"Dayı pişman mı oldun Sina'nın burnuna--"

Eli anında morarmış alnına kaydı ve cümlemin devamını getirmeye gerek görmedim. Zira dayım akıllı adamdı ve leb demeden leblebiyi anlardı. Keşke anneme açık olduğu kadar bana da açık olsaydı. Bu konularda çok iyi değildim ama dinlerdim, gerekirse sarılırdım, olmadı morali düzelsin diye şebeklik yapardım.

MAHMUTLAR DA SEVER ULAN!! [BxB] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin