❄️21.Bölüm❄️

10.5K 781 269
                                    

Medya Bölümden Kesitler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya Bölümden Kesitler..💫

❄️

Ona yüreğimde oluşan hayal kırıklığını gizlemeden bakarken bakışları daha da koyulaşıyordu. Bana doğru yaklaştı ve "Şimdi içeri giremezsin fakat odana çıkabilirsin" dedi. Elimi elinden sert bir şekilde çekip koşar adımlarla yukarı çıktım. Hiçbir şeye karşı gelemiyordum. Hayatımı yönlendirememem beni bir bez bebek gibi hissettiriyordu. Özlemle kavrulan bedenim her geçen gün daha da yanarken sorularıma cevap arıyordum.

Kendimi ilk defa bu kadar değersiz hissetmiştim. Savaş öyle biriydi ki..Bir lafıyla dünyanın en değerli insanı olarak hissettiriyordu, yaptığı bir davranışla seni dünyadaki en değersiz insan yapabiliyordu. Bunu bakışlarından bile anlayabilirdiniz. Konuştuğu zamanlar fazlasıyla kırıcı olabiliyordu. Savaş tıpkı bir zehir gibiydi. Her gün ruhumu biraz daha ele geçirirken hiçbir şey yapamıyordum.

Bedenimi zehirleyenin o olduğu gibi beni iyi hissettiren de oydu. Bu belki içimde bir yerlerde saklı olan küçük Esin'in düşünceleri olabilirdi. Savaş 'a karşı gelemediğim gibi küçük Esine de karşı gelmek oldukça güçtü. Savaşla aramızdaki çekimi inkâr edemezdim. Ne zaman ondan uzaklaşmak için bir iki adım gitsem günün sonunda yine onun kolları arasında buluyordum kendimi.

Odaya girdiğimde pencerenin yanına geldim ve camı açtım. Derin bir nefes alıp temiz havayı ciğerlerime gönderdikten sonra pencerenin önündeki berjere oturdum. Bahçedeki korumalar evin etrafını sararken bakışlarımı boş boş hepsinin üzerinde gezdiriyordum. Dün gece olanlar aklıma gelince elim istemsiz bir şekilde başıma gitti. Bedenim korkunun esiri olurken aşağıda olan Savaş'ın varlığı beni rahatlatıyordu. Yine ona güveniyordum. Hata olsa bile o zehri bir kere bedenime sokmuştum. Onun varlığını hissetmeye bağımlı olmuştum. Ona karşı sevgi beslemediğime emindim. Bu sevgi değildi. Fakat artık ona karşı nefret de duymuyordum. Düşüncelerim o kadar karışıktı ki kendime bile itiraf edemiyordum.

Gözlerim her saniye biraz daha kapanırken koltukta yan bir oturuşa geldim ve ayaklarımı koltuğun kolundan sarkıttım. Daha yeni uyanmama rağmen bedenimdeki yorgunluğa anlam veremiyordum. Yüzüme vuran ılık esen rüzgâr daha çok uykumu getirirken uykuya direnemedim.

❄️

Simsiyah bir odanın içinde vicdanımla boğuşurken oluşan bu sessizlik korkutucu gelmeye başlamıştı. Ayaklarımdaki demir prangaların çıkarttığı sesleri umursamadan yattığım yerden doğrulmaya çalıştım. Boş oda da yankı yapan zincirlerin sesi kalbimin daha hızlı atmasına neden olurken kulaklarımda ıslık sesi yankı buldu. Etrafımda seri bir şekilde dönerken zincirlerin sesi her hareketimde daha çok ses çıkartıyordu. Bir süre sonra ıslık sesi zincirlerin sesini bastırmaya başladı. Kapkaranlık oda da tek bir ışık kaynağı bile yokken tek görebildiğim şey ayaklarımda parlayan prangalardı.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin