❄️78.Bölüm❄️

6.6K 496 615
                                    

Medya: Bölümlerden Kesitler 💫

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya: Bölümlerden Kesitler 💫

❄️

Ellerimi ürkekçe tezgaha indirdiğimde sanki şuan arkamda hissettiğim beden psikolojikmiş gibi hissediyordum. Umursamadan elime suyu aldığımda birinin sıcaklığı sırtımdaydı. Kesinlikle artık psikolojim bozulmuştu. Yoksa arkamda birinin olması bütün ihtimalleri eliyordu.

Tam arkamı döneceğim sırada elimde ki bardağın alınması ile korkuyla sıçradım ve arkama döndüm. Savaştı. Onu görmemle rahat bir nefes aldığımda sessiz olmaya çalışarak "Öyle gelinir mi?" Diye söylendim. Elimden aldığı bardağı tek nefeste içerken umursamazca omuz silkti ve bardağı tezgaha bırakırken "Nasıl geleyim?" Diye sordu.

Gerçekten de bir gün sabrım taşacak ve o saçlarını yolacaktım. Derin bir nefes aldığımda ağzımdan saçma bir şeyler mırıldandım ve lafın devamını tamamlayamayacağım için çareyi kaçmakta buldum. Yavaş adımlarla mutfaktan çıktığımda Savaş arkamdan geldi ve ukalaca "Bana kızamadığının farkındasın değil mi?" Diye sordu.

Ona yandan kötü bir bakış attığımda "Kızıyorum" diye mırıldandım. Savaş yanıma gelip elini omuzlarıma koyduğunda bizi salona doğru ilerletmeye başladı. Bana doğru hafifçe eğildiğinde diyeceği şeyi merakla bekledim. "Kızsana bir kez daha belki ben yanlış anlamışımdır."

Kalbim hızla atmaya başlarken adımlarım yavaşlamıştı. Savaş da bana ayak uydururken bakışlarımı sadece gözlerinde sabitlemiştim. Yüzü her an daha da serseri bir hâl alırken bana çarpık bir gülüş attı ve "Böyle mi kızıyordun sen?" Diye sordu. Yüzümde ki o hayran ifadeyi toplayıp kaşlarımı çatarken "Kusura bakma Mir ben senin gibi korkutucu olamıyorum." Diye tatlı bir sinirle söylendim.

Savaş söylediğimin ardından direk laf yetiştirmeye başladığında ona laf yetiştirmek için büyük bir çaba harcıyordum. "O korkutucu Mir 'den o kadar korkuyosun ki sesini dahi yükseltmiyorsun." Derin bir nefes aldığımda düşünmeden konuştum. "Korkmuyormuş gibi yapmam korkmadığım anlamına gelmiyor"

"Gerçi sen kızamıyorsun da" Artık sabrım taşarken bana attığı kolunu elinden kavradım ve omuzumdan atmak için hamle yaptım. Bana izin vermeyip beni iyice yanına sıkıştırdığında göz kırptı ve "Bana kızamıyorsun" diye tekrarladı.
Ona büyük ama tatlı bir sinir beslerken 'Lanet olsun kızamıyorum' demek istedim fakat demedim.

O sırada Savaş bizi koltuğa oturtacakken ani bir hareketle ona doğru eğildim ve ellerimi yanaklarına götürüp canının acımasını umursamadan sıkarken sesimi bambaşka birine dönüştürüp "Sende fazla tatlı mı oluyorsun ne?" Dedim. Bunu eğer yapmazsam bir gün ölürdüm. Bana ifadesiz kötü bakışlar atarken "Allah'ım tipe bak" diye neredeyse bağırdım.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin