❄️26.Bölüm❄️

9.8K 752 278
                                    

❄️

Bana zafer sırıtışıyla bakarken ona elimi kaldırdım. Vakit kaybetmeden elime çaktığında bana enerjik sesiyle "Gel sana odanı gösteriyim" dedi. Onun beni yönlendirmesine izin vererek adımlarımı yönelttim. Kendi odasının yanındaki odanın kapısını açınca geniş bir oda daha bizi karşıladı. Bu oda gayet sade ve şık renklerle donatılmıştı. Selin 'in sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. "Bir ihtiyacın olursa çekinmeden söyle" ona memnuniyetle bakarken "İyi geceler" diyerek ışığı kapatmak için elini kaldırdığında ona ani bir şekilde "Dur!" Diye bağırdım. Anlamadığı bakışlarından belli olurken kibar bir ses tonuyla "Açık kalsın" diye düzelttim. Gözlerinde bir soru işareti daha görmemle bakışlarımı kaçırdım. Tekrardan "İyi geceler" dediğinde aynı şekilde karşılık verdim.

Odayı süzmeye bir son vererek kendimi yüz üstü yatağa bıraktım. Çarprazlamasına yattığım için neredeyse bütün yatağı kaplamıştım. Odada başka birisinin olmaması rahatlığıyla t-shirt 'ün düşen askılarını ve açılan belimi umursamamıştım. Bacaklarımı saymıyorum bile. Karanlığa aşık ruhum günlerdir bana azap veriyordu. Değişmek en çok canımı yakan şeylerden biri olmuştu. Kafamdaki soruları sormaktan korkar olmuştum. İzlemek ve acı çekmek dışında yapabildiğim bir şey yoktu. Bana bu hikayede sadece izleme görevini vermişlerdi. Benim hikayemde kalemimi elimden almışlardı..

Tek elimle yastıklara uzanarak bir yastığı elime aldım ve başımın üzerine koydum. Genelde ben yastığın üstünde değilde yastık benim üzerimde olurdu. Bu durum çocukluğumdan beri böyleydi. Eve gelirken olan uykum şuan yok denecek kadar azdı. Düşündükçe içimi kaplayan huzursuzluk beni bir sürgünün içine doğru çekiyordu.

Yatağın üstünde bir çöküntü oluşunca ani bir şekilde yastığı üzerimden atarak oturur pozisyona geldim. Savaş'ı görmemle içim rahatlasa da bu sefer sinir bedenimi esiri altına almıştı. Kızgın bir şekilde "Senin burada ne işin var?" Diye sorduğumda bana arkası dönük olduğu için yüzünü göremiyordum. Beni umursamadan üzerindeki t-shirt 'ü çıkartınca gözlerim şaşkınlıkla açıklarak "Hey ne yapıyorsun?" Diye sordum. Bana kısaca "Soyunuyorum" diye cevap verince yüzümün ısınmaya başladığını hissettim. T-shirt'ünü çıkartıp karşıdaki koltuğun üzerine atınca ona kızgın bir şekilde bakmaya başladım.

Bakışları bedenimde arsızca gezinmeye başlayınca bir ara kanımın donduğunu hissettim ardından aceleyle üzerimi düzeltip Savaş'a bakmaya başladım. Yüz hatları sakinken birden gerilince konuyu kaynatmak için "Burada uyuyabileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun" dedim. Bana alayla bakmaya başlayınca ona kaşlarımı çatarak bakmaya devam ettim. Yatağa doğru eğilip yorganı kaldırdığında çıplak bedeninde ki kolyeleri birbirine çarpıp tuhaf sesler çıkarttı. Onun yatacağı yere doğru dizlerimle sürünerek geldim ve geçmesini engelledim. Bana eğlenceli pırıltılarla bakarken birden bedenim havalandı. Ani hareketiyle ağzımdan büyük bir çığlık çıkınca ellerimi ağzıma kapattım. Şuan Selin 'in buraya gelmesi en son isteyeceğim şeydi.

Dengemi kaybedecek gibi olduğumda kollarımı Savaş'ın çıplak bedenine dolayıp inmeye çalıştım. Ona dehşet içinde bakarken bana gönderdiği eğlenceli ve serseri bakışları delirmeme sebep oluyordu. Kısık sesle "Bıraksana beni" diye söylendiğimde bizi açtığı yorganın içine soktu. Ona sinirle bakarken pek umursamıyordu. Omuzlarına doladığım kollarımı çözüp göğüsünden itmeye çalıştım. Onunla güç yarışına giremeyecek kadar cılız kaldığımın farkındaydım. Bedeninin üzerinde debelenirken başını yatağın başlığına dayayıp gözlerini kapattı. Pes etmiş gibi "Tamam o zaman ben giderim" dediğimde gözlerini açarak alttan alttan bana bakmaya başladı.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin